Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Category:
Fandom:
Characters:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2016-12-19
Completed:
2016-12-19
Words:
19,137
Chapters:
22/22
Hits:
65

BEN ONUN KIZIYIM

Summary:

Ya Voldemort Hermione'nin babası olsaydı? Apayrı bir evren denemesi.

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Chapter Text

 

 

 

Story Notes:

Bu benim ilk hikayem. Umarım beğenirsiniz :D


 

 

Author's Notes:

Bu bölüm kısa bir bölüm ama yine de eleştirilerinizi yazarsanız beni çok mutlu edersiniz ve hikayede bazı küçük hatalar olabilir. Lütfen kusura bakmayın.

 

 


 

 

 

Hermione Granger

Sabahtan beri babamın yanındaydım ve ayrılmaya ancak fırsat bulabilmiştim. Ölüm yiyenlerin karşısında babama ihanet eden bir ölüm yiyene neredeyse onu öldürecek kadar crucio atmıştım. Normalde bir ölüm yiyen babama ihanet ettiği takdirde onu öldürürdüm ama bu seferkinde babam onunla özel olarak ilgilenmek istemişti.

Bu yüzden babamın bana 15. yaş günümde hediye ettiği şatoma doğru ilerliyordum. Şatoda kimseye güvenemeyeceğim için kendime ölü hizmetkarlar yaratmıştım. Şatomun bahçesinde neredeyse her türden bitki vardı. İksir yaparken malzemelerimi özellikle kendim üretmeye özen gösteriyordum. Evimin bahçesinde ayrıca bir Quidditch sahası da vardı. Quidditch'te çok iyiydim, bu konuda pek de mütevazi değilim-aslında çoğu konuda pek de mütevazi değilim. Hatta babamı bile yenmiştim. Tabi ki sadece bir kez babam normalde çok iyi Quidditch oynadığı halde kimsenin bunu bilmesini istemiyordu. Sonuçta Karanlık Lord Quidditch oynarsa pek de korkunç olmazdı değil mi?

Artık okul hazırlıklarına başlasam iyi olacaktı, ne de olsa okul zamanı çok yaklaşmıştı ve alınması gereken bir sürü şey vardı. O sırada bana doğru gelen beyaz bir şekil fark ettim. Bu şekli hemen tanıdım tabii ki, nasıl tanımazdım ki? Çok sevdiğim biricik yılanım Serpente. Yılan bana "Küçük hanım" diye selam verip avlanmaya gitti. Aslında Serpente'nin kendine özel bir yemek dolabı bile vardı ama şatoda çok sıkıldığı zamanlarda dışarı çıkıp avlanmayı tercih ediyordu.

Son hızla odama girdim ve Quidditch oynayacağım için üstümü değiştirdim. Üstüme yapışan siyah pantalonumu ile yeşil kazağımı giydim. Ateşokunu da alıp Quidditch sahasına doğru ilerledim. Quidditch'i dört yaşından beri oynuyordum ve geçen sene okulda yıl boyunca en çok sayı atan kovalayıcıydım. Bu sene de bunu kimseye kaptırmaya niyetim yoktu.

Sahaya vardığımda Draco'yu görünce cidden çok şaşırdım. "Seni buraya gelmen için davet ettiğimi hiç hatırlamıyorum Malfoy. Şu anda seni ve o güzel çeneni çekemeyeceğim için buradan defol." dedikten sonra arkamı dönüp topların olduğu kutuya doğru ilerlemeye başladım. "Hadi ama Herm sen beni kovamazsın bile. Kalbin dayanmaz."dedikten sonra Draco da arkamdan gelmeye başladı.

"Öff Malfoy git artık. Bak sinirlenmeye başladım." Aslında gayet de eğlendiğimi o da biliyordu. Bu yüzden de oyuna devam ediyordu. "Tatilde iyice sıkıcı olmuşsun. Sana benimle Fransa'ya gelmen için keşke daha çok ısrar etseydim. Hadi o zaman benimle bir maç yap. Eğer beni yenersen hemen giderim." İşte adam gibi bir teklif yapmıştı. Bu çocuğu bu yüzden seviyordum, beni neyin cezbedeceğini biliyordu.

"Sadece bir maç Malfoy, on sayı atan kazanır." deyince Accio'yla kendi Ateşoku'nu çağırdı. "Anlaştık hadi başlayalım."deyip süpürgelerimize atladık. "Yenilmeye hazır ol Malfoy."

Maç tabi ki benim zaferim ile sonuçlandı ama bunun gayet normal olduğunu biliyordum, ben bir tutucu olarak tabii ki de sayı atmada daha iyiydim. Draco'yu kovmak yerine "Malfoy hadi gel. Evde ateş viskisi olucaktı. Çabuk olmazsan tek başıma da içebilirim."

"Tamam geldim. İşte şimdi normal haline döndün. Sana Hogwarts'dan mektup geldi mi? Benimkisi geldi de."

"Benimki de geldi. Alışverişi en kısa zamanda yapmam lazım."

"O zaman yarın Diagon Yolu'na gidelim mi?"

"Olabilir ama Pansy ve Blaise'e de sormamız lazım."

Beraber ölü hizmetkarın açtığı kapıdan içeri girdikten sonra ateş viskilerimizi kuledeki odada içmeye karar verdik.

"Bu sene de kupa bizim değil mi?"

"Sen Snitch'i Potter'dan almayı başarabilirsen tabi ki de bizim. Ben üstümü değiştireceğim istersen sen de odanda üstünü değiştir."

"Senin odanda değiştirsem." dedikten sonra arkamdan sarılınca önce ona gülümseyerek baktım ama sonra dirseğimi karnına geçirerek onu iki büklüm ettim."Vazgeç bu ezik numaralardan. Karşında Karanlık Lordun kızı var. Bu numaralardan etkilenecek bir kız değil."

"Yine de denemeye değerdi."deyip acısını belli etmemeye çalıştı ama canının ne kadar tatlı olduğunu ben zaten çok uzun zamandır biliyordum.

"Draco ya da ben fikrimi değiştirdim. Cidden çok yorgunum sonra konuşuruz. Yarın Diagon'da görüşürüz."

"Bu günlük elimden kurtuldun ama bir daha beni böyle kolay atlatamayacaksın." Draco gittikten sonra gizli geçitten odama gittim,o merdivenlerin hepsini çıkacak kadar enerji dolu hissetmiyordum kendimi. Odama gittiğim gibi hemen büyüyle üstüme pijamalarımı giydim ve uykuya daldım.

 

End Notes:

Bu bölüm düzenlenmiştir. Umarım yeni halini de beğenmişsinizdir :)