Actions

Work Header

İki Ölüm Yiyen

Summary:

İki Ölüm Yiyen... Richard ve Bellatrix. Üç büyük lanet yüzünden Azkaban'a gönderilirler. Rodolphus sayesinde Azkaban'dan kaçarlar ve Ölüm Yiyen olarak Lordlarına hizmet etmeye devam ederler.

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Chapter Text

 

Bellatrix içinde bir yerde onun sesini duyuyordu. Sevmediği kocasının onu çağıran sesini. İçi kapkaranlık olan Azkaban'ın dışından Ruh Emicilerin varlığını hissetmişti, her tarafa hüzün çökmüştü. Hiç bir zaman mutlu olmayı hedeflememişti ama şuan mutlu olmak istiyordu. Hava kapkaraydı ve yağmur yağıyordu. ‘'Kaçmak için uygun bir zaman'' diye düşündü.

Buradan kaçacak ve Lorduna hizmet edecekti. Ama Ruh Emiciler bu mutluluğa izin vermiyordu. Kolundaki zincirler acımaya başlamıştı. Yıllardan beri takılı olan bu zincirlerin çıkardıkları izi düşünmek bile istemiyordu. Her saniye zaferini düşünüyordu. Ya kocası onu kurtaramazsa? Ya Ruh Emiciler onları yakalayıp ruhlarını emerse?

Bütün bu aksilikleri düşünmeyi bırakıp çıplak ayaklarıyla taşlara çarpa çarpa serinliğin geldiği yere doğru yürüdü. Üstünde eskimiş bir elbise vardı ama yüzü hala güzelliğini koruyordu. Birden ayaklarından başlayarak vücudunun her yerine kötü bir his yayıldı. Ruh Emiciler... Ama şuan bunu düşünecek vakti yoktu çünkü buradan kaçmalıydı. Longbottom'lar yüzünden burada kalmamalıydı. Sonunda açık alana geldi. Havaya doğru baktığında bir sürü Ruh Emici gördü. Hepsi ona hüzün hissi yayıyordu. Rodolphus aşağıda bir yerde olmalıydı ve Ölüm Yiyen dövmesine asasını bastırmış olmalıydı. Bir an şimşek çaktı ve rüzgar esti. Bellatrix'in saçları havalandı, delice gülmeye başladı. Artık kurtuluyordu. Kahkahası her yerde yankılandı, içinde yılların biriken acısı vardı. Kaç yıl burada kalmıştı ve bu canına tak etmişti.

Bir ses duydu ve arkasına döndü. Rodolphus zindanın önünde durmuş onu bekliyordu. Şaşırmıştı. Onu daha aşağıda bekliyordu. Yalpalayarak yanına gitti. 

''Nasıl girdin?'' diye sordu.

''Şuan bunu anlatacak zamanımız yok. Gitmeliyiz.'' dedi kocası.

''Gitmek mi? Peki ya Richard'a ne olacak?''

''Richard mı?'' Rodolphus şaşırmış görünüyordu. ''Eh, kendi kaçmanın bir planını yapmıştır elbette.''

Bellatrix ona iğrenircesine baktı. ''Karanlık Lord bizi onsuz görürse ikimizi de öldürür.''

''O zaman hızlı olmalıyız, ben anahtarları aldım ve aşağıda sizi bekleyeceğim. Sen onu al ve hemen yanıma gel.''

Anahtarı hızlıca kilide geçirdi ama açılmadı. Diğer anahtarları denedi ve sonunda anahtarlardan birisi kilidi açtı. ''Bir dakika!'' diye haykırdı Bellatrix. ''Peki ya asam?''

''O da bende.'' dedi Rodolphus ve cebinde asayı aramaya başladı. Bellatrix aceleyle kapıdan çıktı, bir kahkaha patlattı. Artık her şeyin onun için daha güzel olacağını düşündü. Rodolphus ona asasını verdi ve aşağıya inmeye başladı. Hemen kardeşi Richard'ın zindanını aramaya başladı.

Aşağı kata indi ve Ruh Emicilerin gelmeye başladığını hissetti. Koşarken ayaklarına sivri uçlu taşlar batıyordu. Koridorun en sonunda kocaman demirlerden oluşan bir kapı vardı. Sonra Richard'ın zindanını buldu. Asasını çıkardı ve salladı. ''Alahomora''

İçeriye doğru baktı ve beklediği sahneyle karşılaştı. Kardeşi soğuk taşların bir köşesine kıvrılmış uyuyordu. Bileklerine zincirler bağlanmıştı ve sağlam bir yere asılmıştı. Üstünde eski bir kıyafet vardı ve saçları darmadağınıktı. Saçlarının diplerinde beyazlıklar vardı, yüzünü daha da ürkütücü gösteriyordu. Ona doğru yaklaştı, yüzüne ay ışığı yansıyordu, hiç değişmemişti. ‘'Ona bu şekilde davranmaları gayet normal'' diye düşünmekten kendini alamadı.