Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Fandom:
Character:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2017-02-17
Completed:
2017-02-17
Words:
6,091
Chapters:
6/6
Kudos:
1
Hits:
114

HARRY POTTER VE ALACAKARANLIK 2: HARRY JAMES GRYFFINDOR!

Summary:

Renesmee'nin kaçırılmasıyla sarsılan Harry yeni gerçeklerle yüz yüze geliyor. Woltriler'e kendi taraflarına büyücü ve vampirleri seçerken Cullenlerde yine Dumbledore ve HArry'ye yardım ediyor. Gerçek aşklar-nefretler, gerçek dostluklar-düşmanlıklar şimdi yeni başlıyor!
Not!!!: eğer serinin ilk hikayesi "Harry Potter ve Alacakaranlık1: Voldemort'a karşı" adlı hikayeyi okumadıysanız öncelikle onu okumanız önerilir!

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Chapter Text

 

Voldemort yenilmişti. Yıllardır korkulan kişi Harry Potter tarafından öldürülmüştü. Artık hüzün yoktu çoğu kişiye göre.
Her yerde bir eğlence-parti havası vardı.
Dışarı da atılan havai fişeklerin, kutlamaların ardı ardası kesilmiyordu.
Sağ kalan çocuğa.”
Diye kadewhler kaldırıldı birçok yerde.
Bir havai fişek daha gökleri aydınlattı. Gökten seken ışığı Harry’nin hüzünle donuklaşmış yüzüne döndü.
Gözüne gelen ışık yüzünden gözlerini kırpıştıran Harry konuştu.
“Ne kadar çabuk o kadar iyi.”
“Harry, sakin olmalısın.”
Kaçıncı kez söylediğini bilemediği bu sözünden sonra Dumbledore yorgun mavi gözlerini önündeki asasına yöneltti.
“Harry, sadece sabret, sabret!”
Bella hiddetini kontrol etmeye çalışıyordu.
“Kızım o Woltriler’in elinde ve siz hala bura da boş boş konuşuyorsunuz.”
Dumbledore bir iç çektikten sonra yardım ister gibi Mcgonagall’a baktı.
“Bayan Cullen, lütfen sakin olun.
Elimizden gelen herşeyi yapıyoruz.” Dedi Mcgonagall.
Dumbledore Cullenlere döndü.
“Woltriler’in nerede olduğunu biliyor musunuz?”
“En son ki karargahları İtalya’daydı.” Dedi Carlisle.
“Onlara elimizdeki seherbaz sayısıyla saldıramayız.
Daha fazla vampire ihtiyacımız var.”
“Ancak Woltriler’in teklif ettiği güç yerine bizi seçen kişi sayısı çok az olur.”
Dumbledore biraz daha düşündü.
“Senin tanıdığın vampirler vardır sanırım Carlisle.”
“Carlisle atıldı.
“Evet, birçok yerde tanıdıklarım vardır.”
“O zaman senden vampirlerden bize katılmalarını rica etmeni isteyeceğim.”
Carlisle’nin yüzü aydınlandı.
“O zaman biz yola çıkıyoruz. Ne kadar erken ulaşırsak bizi seçme olasılıkları o kadar artar.”
“Hayır, bir seherbaz grubu size eşlik etmeli ne olur ne olmaz.” Dedi Dumbledore
Carlisle bunu kabul ettikten sonra Carlisle, Edward ve Jasper dışarı çıktı.
“Bende biraz antreman yapayım.” Dedi Emmett ve odadan dışarı çıktı.
Harry etrafta göz gezdirdi.
Sonra konuştu.
“Bende Renesmee’yi kurtaracak birşeyler bakayım.”
Diğerleri bir şey diyemeden kapıyı çarpıp çıktı.
Karargahın merdivenlerine yöneldi.
Renesmee kaçırıldıktan sonra üyeler bura da toplanmıştı.
Harry odasına çıktığında kapıyı bir büyüyle kilitledi.
Sonra asasını kafasına çevirdi. Asanın ucunda beyaz renkli bir ip görünümlü bir şey belirdi. Harry hızlı adımlarla valizine ulaştı. Bir ik idakikalık bir aradan sonra aradığı şeyi buldu. Düşünselinin çıkardı ve ipliği içine bıraktı.
Renesmee’nin görüntüsü suyun üzerinde belirdiği sırada kendisini düşünseline bıraktı ve içeri düştü.
Kendisini, Renesmee ile kısa ama dolu dolu geçen günlerini izlemeye bıraktı.
Xxx
Ron Harry’nin ardından yukarı yöneldi ancak Hermione onu durdurdu.
“Ron, onun biraz yalnız kalması gerek.”
Ron anlayışla kafasını salladı.
Luna üzgün bakışlarını kaldırdı.
“Belki onu neşelendirici birşeyler yapabiliriz.”

Savaşın ardından o da karargaha getirilmişti.
Babası Dumbledore ile görüşmüş, Luna’nın güvende olmasını istemişti.
Neville hızla atıldı.
“Ben ona Tuttuğunu Yutan otlarımdan verebilirim.”
“Neville, bence onlardan daha iyi şeyler gerekiyor Harry’ye.” 
Neville Dumbledore’a döndü.
“Voldemort yenildi, neden hala karargah ayakta?”
Dumbledore kafasını kaldırdı.
“Korkarım Yoldaşlık biraz daha fali durumda olmalı.”
Hermione yeniden konuştu.
“Bir parti düzenlesek;?”
“Renesmee kaçırıldı!” diye uyardı Ginny.
Xxx
Endişeyle odada turlar atan genç, saatine birkez daha baktı. Hala gelmemişti. Camdan yansıyan görüntüsü gözüne takıldı. Teni daha da beyazlaşmış, sarı saçlarıyla birlikte bir hayalet görüntüsüne bürünmüştü.
O anda sert bir yıkılma sesi duyuldu.
Bir saniye sonra da Jane karşısındaydı.
“Draco Malfoy?”
Draco bir iki adım geri çekildi.
“Jane?”
Jane dişlerini gösterip onun yanına geldi.
“Korkma, öldürülmeyeceksin.”
“Draco tuttuğunu bilmediği nefesini bıraktı. 
“Sevindim…”
Ancak sözleri biter bitmez Jane’nin söyledikleri kanını dondurdu.
“Bize katılmalısın.”
Draco ürkmüştü. Voldemort’tan sonra rahatlayacağını düşünüyordu ancak Woltriler’de onun peşini bırakmayacak gibiydi.
“Neden? Neden ben?”
Jane’nin yüzünde pis bir gülümseme belirdi.
“Çünkü ben öyle istiyorum.”
Draco birkaç adım daha geri çekildi. 
“B-ben biraz düşünmeliyim.”
“Düşünecek vaktin yok Draco. Ya bizi seçersin, ya da…”
Draco hızla Jane’nin konuşmasını böldü.
“Tamam sizinle çalışacağım.”
Xxx
“Albus seninle konuşmam gereken bazı şeyler var.”
Dumbledore okula dönmüş, o çok sevdiği koltuğunda bir kitap okuyordu.
“Dinliyorum Minerva.”
“Malfoy.” Dedi.
“Alttaki öğrencilerin arasında yok.
“Draco Malfoy mu?”
Minerva başıyla onayladı.
“İçeri girmiş miydi?”
“Evet bizzat ben görmüştüm.”
“O zaman Minerva kandırıldık. O telaşla çok özlü iksiri fark etmemiş olmalıyız.”
“O zaman Bay Malfoy Nerede?”
Dumbledore bir iç çekti.
“Korkarım bilmiyorum. Ancak Lucius çatışmalarda ölen ölümyiyenler arasında bulundu. Narcissa ise evde olmalı.”
“Peki ne yapalım Albus.”
“Draco’nunda artık Woltriler tarafına geçtiğini düşünüyorum. Ancak ne olup biteceğini hiç bilmiyorum. Bundan sonra müdahale edemeğiz.”
“Ama o daha bir çocuk. Onu o vampirlere bırakamayız. Belki bize yardım eder.”
Dumbledore umutsuzca başını salladı.
“HArry Lucius’u öldürdükten sonra bizi seçeceğini sanmıyorum. Ne kadar ölümyiyen olsada onun babasıydı. Özellikle Harry’den intikam alıyor olabilir.”
Minerva duydukları karşısında biraz sarsıldı, daha sonra kendini toplayıp yer altındaki Hogwarts’ta derslere girmeye gitti. Savaşın bitmesine rağmen Woltriler’in yüzünden öğrenciler hala yeraltındaki Hogwarts’tan çıkamamıştı. Velilere savaş sonrası tedbir deniliyordu ancak gerçek korkulanın vampir saldırıları olduğu Öğretmenler ve yoldaşlık üyeleri tarafından biliniyordu.
Xxx
Harry geri çekilme hissiyle irkildi.
Anılardan çıktığında karşısında Remus’u gördü.
“Seninle ne zamandır başbaşa konuşamadık Harry.”
Harry hala anıların etkisinden kurtulamamıştı. Başını salladı.
“Harry, Renesmee’nin senin hayatında kısa zamanda çok önemli bir konuma geldiğini biliyorum. Ama ben sana bir amca öğüdü vermek istiyorum:
Eğer kendini böyle üzersen Renesmee’yi hiç kurtaramazsın.”
Harry söylenenleri kafasında tarttı.
Yaklaşık bir iki dakika sonra gözü ışıldadı.
Yüzüne yeniden gülümseme yerleşir gibi oldu.
“Plan ne?”
Xxx
Acı, acı!
Renesmee bir zindana atılmış, her tarafı bağlanmıştı.
Jane geliyor, ona acı çektiriyordu. Artık dayanacak gücü kalmamıştı. Aklını yitirdiğini hissediyordu. İşkenceler ona fiziksel zarar verdiği gibi zihinsel olarakta etkiliyordu. Ancak annesini, babasını, dedesini ve diğer herkesi düşünerek direnmeye çalışıyordu. Harry’de bir unsurdu. Tam kavuştukları anda ayrılmışlardı. Alice teyzesinin ona zorla izlettiği romantik filmler aklına geldi. “Hikaye gibi.” Diye geçirdi aklından.
Xxx
Harry hızla merdivenlerden aşağıya indi. Onun şaşkın şaşkın izleyen arkadaşlarına bir gülümseme verdikten sonra mutfağa daldı. Buzdolabından çıkardığı bir sandiviçi miğdeye indirdi. Tam ikincisini de yiyeceği sıra da bir pop sesi duyuldu. Dumbledore yorgun yüzündeki o anlaşılmaz ifadeyle Harry’ye bakıyordu.
“Harry, seninle konuşabilir miyiz?”
Harry başıyla onayladı. Dumbledore mutfak kapısını kapatıp sessizlik büyüleri yaptı. Sonra Harry’nin karşısındaki sandalyeye oturdu. 
“Harry bu bilgiyi duyduğunda lütfen sakin ol. Bu bilgi aynı zamanda Voldemort’un sana saldırma nedenlerinden biriydi. Gizlememize rağmen bulmmuştu.” Harry daha da meraklanmıştı. “Nedir bu profesör?” Dumbledore Harry’yi hiç duymamış gibi sözüne devam etti. “Artık bunu söylemenin vakti geldi. Voldemort’a karşıyken oda büyücüydün sende. O yüzden kazanma ihtimalin vardı. Ancak bu sefer karşımızdaki vampirler Voldemort gibi değiller. Bunu da yeni anlıyorlar. Daha güçlüler. Ve senin onlara karşı gelebilmen için buna ihtiyacın var.” Harry’nin merakı artmıştı. Dumbledore’nin devam etmesini beklerken 
Aklında bin bir tane fikri tartıyordu.
“Sen Godric Gryffindor’un soyundan geliyorsun. O senin büyük büyük büyük büyük deden.” Harry duyduklarını başta anlamadı. Okulda Gryffindor binasında olduğu için kendisini hep şanslı sayardı. O binayla bir bağlantısını olduğunu düşünürdü ancak şimdi… “Soyadlarımız?” diye sorabildi mırıldanır gibi bir sesle.
“O zamanlar işler çok karışıktı. Godrci Gryffindor öldükten sonra onun soyundan gelenleri korumak çok zor olacaktı. Bu yüzden büyük bir gizlilik içerisinde soyad değişikliği yapıldı. Ama asıl konumuz bu değil! Senin Godric Gryffindor’un güçlerini çağırıp onlarla bütünleşmen gerekiyor.”