Chapter Text
Story Notes:
Bu, bizim aylar öncesinden yazmak istediğimiz ama araya giren işler yüzünden bir türlü başlayamadığımız Haymitch Abernath ficimiz. Konuyu da, beraber yazmayı da çok seviyoruz -ben seviyorum şahsen- ve sizlerin de beğenmenizi umuyoruz. :) (Violet)
Haymitch, Açlık Oyunları kitabında çok sevdiğim harika bir karakter, Açlık Oyunlarıyla ilgili aklımdan bir yığın hikaye geçerken Austenviolet ile ortak bir hikaye yazmaya karar verdik ve o da Haymitch ile ilgili oldu. Büyük bir hevesle yazmaya koyulduk ve severek de şu an yazıyoruz umarım siz de okurken zevkle okursunuz. Herkese iyi okumalar, eğlenceler.. (Spike)
Hikayemize uygun olan şarkıların yer aldığı soundtrack listesi. Yeni şarkılar bulduğumuzda liste güncellenecektir.
Kendi ellerimle hikayemiz için yaptığım fragman. Umarım ki beğenirsiniz, iyi seyirler:)
Fragman (Spike)
Karakter Resimleri
Author's Notes:
Bu bölümü ortaklaşa yazdık.
İyi okumalar :)
BÖLÜM 1
Kış mevsimi, eskiden olduğu gibi hâlâ 12. Mıntıka için zorlu bir imtihandı. Savaşın ve yeni kurulan düzenin ardından geçen on yıla rağmen, iklim gibi, Panem’in bu yoksul mıntıkasının hayat şartları da çok fazla yolunda değildi. Fakirlik hâlâ yakalarını bırakmış sayılmazdı, eskisi kadar bellerini büküyor olmasa da...
Katniss Everdeen, kocasıyla Galipler Köyü’ndeki evlerinin kapısından çıktıklarında bir an serinlikle ürpererek montuna daha sıkı sarındı ve Dikiş’ten tarafa tedirgin bir bakıış attı. Onlar burada evlerinden çıkmadıkça üşümüyorlardı ama Dikiş için aynı şey söylenemezdi. Soğuk ve rüzgârlı aralık akşamında, Katniss oradaki insanlar için en iyisini umut etti.
“Bu havada çıkmalı mıydık bilmiyorum...”dedi Peeta’ya, sarışın genç adam kapıyı kilitleyip yanına gelirken.
“Kesinlikle.”dedi Peeta, kolunu karısının omzuna belirgin bir sahiplenmeyle sararken. Katniss’in aksine, sanki bu soğuk akşam Noel akşamıymış gibi yüzü gülüyordu. “Haydi ama, arada bir ona göz kulak olmalıyız. Hem bu haberi ilk bziden duymayı hak ediyor...”
Şefkatle Katniss’in rüzgârda dağılmaya yüz tutmuş koyu renk saçlı başını öptü, genç kadın iç çekti.
“Umarım bizi öldürmez.”diye homurdandı Katniss, komşularının evine yürümeye başladıklarında. “Gerçi muhtemelen çoktan sızmıştır, boşuna gidiyoruz.”
“Sanmam.” Peeta omuz silkti. “Zor uyuyor, biliyorsun...”
Katniss elbette biliyordu. Hangisi kolay uyuyabiliyordu ki zaten?
Eski akıl hocalarının evine vardıklarında Katniss Peeta’ya huzursuz bir bakış attı, genç adam ona gözlerini devirdikten sonra, kendinden emin, kapıyı tıklattı. Katniss Haymitch’i seviyordu, elbette... Ama dürüstçe, onu gecenin bu saati muhtemelen sarhoş ve huysuzluğunun zirvesindeyken ziyaret etmenin iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordu. Peeta’nın kapıyı üçüncü kez tıklatmasından sonra tam onun çoktan sızdığından umutlanmaya başlamıştı ki, kapı yavaşça aralandı ve saçı başı dağınık bir Haymitch göründü.
“Hey Haymitch...”dedi Peeta neşeyle. “Seni ziyarete geldik, girebilir miyiz?”
Orta yaşlı adam, altları çökmüş gri gözleriyle bir an onlara kötü kötü baktı, sonra homurdanarak kapıdan çekildi.
“Siz ikiniz, bu saatte evinizde oturup televizyon izleyemez miydiniz?”diye sordu, doğruca besbelli yeni kalktığı mutfak masasına gider ve otururken. Masanın üzerinde küçük tabaklarda biraz çerez ve halihazırda yarılanmış bir şişe şarap vardı. Katniss, Peeta’nın arkasından mutfağa girer ve montunu çıkarırken, kocasına bir “ben demiştim” bakış attı, Peeta kayıtsızca Haymitch’in karşısındaki sandalyeye oturdu.
“Sıkıldık.”dedi rahatça. “Hem sana güzel haberlerimiz var, gündüz evde olsaydın gündüz söyleyecektik.”
“Dikiş’te birkaç işim vardı.”diye yanıtladı Haymitch, şişeden bir yudum daha alarak. “Neymiş bu acil söylenmesi gereken güzel haber?”
Katniss gelip Peeta’nın yanına otururken, genç karı-koca birbirleirne baktılar, Peeta gülümsedi.
“Şöyle ki...”dedi Katniss, mutlu mu mutsuz mu olduğu anlaşılamayan bir iç çekmeyle. “Tebrikler, büyükbaba oluyorsun.”
İkisinin de gülümseyerek -Peeta’nın gülümsemesini yüzünden silmek mümkün değilmiş gibiydi- yaşlı adama baktıkları bir sessizlik oldu. Haymitch gözlerini kısıp, duyduğu şeyi anlamlandırmaya çalışarak kaşlarını çattı bir an. Katniss ona yardımcı olmak adına, elini karnına götürdü yavaşça. Bu hareket üzerine öyle eğretiydi ki, Haymitch birkaç kez gözlerini kırpıştırmak zorunda kaldı, sonra hiçbir şey demeden şişeyi kafasına dikti.
“Tebrikler.” Kolunun tersiyle ağzını silerken homurdandı. “Nihayet Katniss’e kabul ettirebildin, öyle mi?”
Peeta hoşnutlukla kafa sallarken, Haymitch’in ona bakan yüzünde mini minnacık bir tebessümün izi belirip geçti.
“Ya sen?”diye sordu Haymitch, Katniss’e. “Nasıl oldu da ikna oldun?”
Katniss elini tekrar karnına götürdü, kafası karışık gibi görünerek. İşin aslı, hâlâ daha emin olduğu söylenemezdi.
“İkna olmadım,”dedi yavaşça. “Sadece... Cesur olmaya karar verdim. Denemek için...”
Peeta ona sevgiyle ve minnetle baktı, genç kadın kendisini toplamış görünerek Haymitch’e bir sırıtma gönderdi.
“Eee, bize içki yok mu?”
“Ah, şimdi sana içki zararlı değil mi?”dedi Haymitch tatlılıkla. Katniss yüzünü buruşturdu, Peeta güldü. Haymitch onlara eliyle tezgahın üzerindeki bir şişeyi işaret ettiğinde, Peeta anlayarak kalktı ve kendisiyle Katniss için iki kadeh doldurup masaya koydu. Haymitch’in onlara başka bir şey ikram etmeye niyeti yok gibiydi, o yüzden Katniss teklifsizce elini uzatıp biraz çerez aldı.
Dışarıda kışın korkutucu soğuk rüzgârı uğulduyordu. Sıcak, içki ve umutsuzluk kokan mutfakta otururken; üç eski dostun sohbeti zahmetsiz ilerledi, Haymitch her ne kadar konuşmaya önceden olduğundan daha istekli olmasa da, Peeta diğer ikisine de yetecek kadar gevezeydi bu gece. Katniss, hamilelik habeirnin onu ne kadar sevince boğduğunu gördükçe, karnındaki minik yaşam umudunu sevebileceğine daha çok inanıyordu.
Bu onun için bir ilkti, alışması güç, heyecanı bol ve annelik duygularının had safhada olduğu bir dönemdi. O artık bir anne oluyordu. İnanması güçtü ama doğruydu. Geçmişte hep kendi kendine “Asla evlenmeyeceğim ve çocuk sahibi olmayacağım” diye düşünürken şimdi kendini bu durumda buluyordu. Aslında çoğu zaman Gale ile yapardı bu konuşmaları ve şimdi araları eskisi gibi değildi. Hala içinde bir korku vardı. Düzen değişmiş olsa bile Capitol’ın varlığı her zaman onun için korkutucuydu. Artık bebeğini de herkesten ve her şeyden korumak zorunda kalacaktı ve bu duygu onu tiksindiriyordu. Anneliği başarabileceğinden bile emin değildi. Ama bebeğine tüm sevgisini, şefkatini verecek, üstüne titreyecekti. O, kendisinden daha iyi bir hayatı hak ediyordu.
Belli ki bu kasvetli, içki kokan, eşyaların dağınık olduğu, hüzünlü ortamı tek aydınlatan ve havasını değiştiren şey Katniss ve Peeta’nın bebeklerinin olmasıydı. Haymitch ise bulundukları ortamın ne durumda olduğunu kavrayabilecek kadar ayıktı. Ne olursa olsun hiçbirinin eskisi gibi olmayacağı gerçeği karşılarındaydı ama bu kadar da gölgede yaşayamazlardı. Sonu yoktu, o yüzden ailesi gibi gördüğü bu insanlara biraz takılmaya karar verdi. Özellikle Katniss her zaman olduğu gibi Katnisslik yapıyordu. Ne zaman sırıtmıştı ki? Haymitch bazen oturur buna kafa patlatırdı. Yapacak iş olmayınca ve günün saatlerinin çoğunu güzel kafayla geçirince zamanını olmadık şeylerle doldururdu. Ahmakça olduğunu kendi de biliyordu ama huyundan vazgeçmiyordu. Oturduğu sandalyeden doğrularak Katniss’e hafif dirsek attı ve dengesini kaybederek yere düşecekken Peeta oyunlardan edindiği refleksle onu kolundan yakaladı ve orta yaşlı adamı sandalyesine oturttu.
“Hey ne yapıyorsun?” diye hırlayarak eski akıl hocasına kızdı. Bir yandan da kendini tutmadan gülüyordu. Haymitch sinirlenebilirdi ama umurunda değildi.
“Tatlım, içki sevmediğini bilmesem alkolik olma yolunda benimle yarıştığını söylerdim!” Sırıtarak genç kızın yüz ifadelerini büyük hazla izlemeye koyulmuştu. Peeta ise bir kahkaha patlatıp odaya ses getirdi. Fakat hemen durumu idrak edip konuşmaya hazırlandı.
“Haymitch bu konuda haklı Katniss. Bebeğe zarar vermek istemeyiz.”dedi. Katniss de farkına varınca içki dolu bardağı, yıpranmış, soyulmaya yüz tutmuş masaya vurdu. Yüzünü buruşturup dostuna baktı.
“Hep kötü örnek oluyorsun yaşlı kurt.” Ardından yüzünü ateşi yanan şömineye çevirdi. Sadece onunla oyun oynuyordu. Bazen huzursuz bir Haymitch eğlenceli olabiliyordu.
“İradeni sen kontrol edersin.” Asıl şimdi iyi vakit geçirmeye başlamıştı.
“Hadi ama Haymitch, akıl hocalığını çok özledin sanırım.” Peeta da karısını korumak için karşı atağa geçmişti. Kör kütük sarhoşa karşı iki ayık insan… Hepsi birlikte karşılıklı gülüyordu. Katniss ve Haymitch’i neşeli görmek güç olurdu. Fakat bugün onların günüydü, kendilerine zaman ayırmaya karar vermişlerdi. Peeta ise aralarındaki dengeydi, onları bir tutan yegâne insandı.
Zaman çabuk akıp gidiyordu. Hayal kırıklıkları yanında mutluluk veren haberleri de duyuyorlardı, yeni bir dönemin içindeydiler. Değişim her yere yayılıyor ve etkisini net bir şekilde gösteriyordu; fakat geçmiş yaraları asla saramıyordu...
End Notes:
Lütfen yorum yapıp beğenip beğenmediğinizi, beğenmediyseniz beğenmediğiniz yerleri belirtin. Teşekkürler. :)