Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Fandom:
Characters:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2017-01-01
Completed:
2017-01-01
Words:
2,371
Chapters:
3/3
Hits:
22

Looking For Infinity

Summary:

" Ölmek istemiyorum." " Ne?" " Ölmek istemiyorum.Unutulmak istemiyorum. Birilerinin bir kaç gün arkamdan ağlayıp sonra da sallamasını istemiyorum." Safkan Granger & Bulanık Malfoy
Looking for infinity..

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Chapter Text

 

 

Draco

Derin bir nefes alıyorum. İçimdeki sıkışma hissini görmezden gelerek ona doğru yürüyorum. O kapıların ardında..Beni beklediğine inanmak istiyorum... Ben Draco Malfoy,altın üçlünün beyni, cesur gryffindor ilk defa bu kadar korkuyorum. Her adımda daha fazla boğulurken karanlığı uzun zaman sonra tekrar hissediyorum..

Bitmeyecek gibi gelen yol bitiyor ve ona ulaşıyorum.Ufak bir hastane odası..İçerde.Uyuyor. Elimi yavaşça bizi ayıran cama koyuyorum.Sıcak elleri yerine hissettiğim soğukluk canımı acıtıyor.Onu hissetmek istiyorum.Ona sarılınca her şey düzelecek. Ama bunu yapamam şifacılar kesinlikle odaya girilmemesi gerektiğini söylüyorlar. Durumu ağırmış. Yüzünü belki bininci defa inceliyorum. Kahverenginin en hoş tonundaki saçları parlaklığını şimdi bile kaybetmemiş. O sevgi dolu bakışlarını kapalı gözlerine rağmen hissediyorum. Hermione Granger. Baş belası küçük slytherin. Onu o kadar özledim ki.

Flashback

  " Malfoy "

 

Quidditch sahasındayız. Yüzünde ki sırıtışı görünce elimde olmadan gülümsüyorum. Yanıma geliyor. Elindeki snitchi elime tutuşturuyor.

 

" Güzel oyundu. Belki diğer maçı siz kazanırsınız demek isterdim ama ben varken imkansız. "

 

 

 

Klasik Granger. Sırıtıyorum.

" Konu sensen imkansız diye bir şey yok Granger "

Gülüyor.

" Benim için delirdiğini bu kadar belli etmemelisin Malfoy "

" Belli etmek mi ?"

Ona dönüyorum ve kendime çekiyorum burunlarımız birbirine değiyor.Gülümsemem büyürken mırıldanıyorum.

" Bunu nerdeyse ilan ettim Granger "

Başkanlık odasında klasik bir kavga sırasında ona onu sevdiğimi haykıralı bir kaç hafta oluyor. Beni reddetmediği için dünyanın en şanslı insanıyım.

" Ben öyle bir şey hatırlamıyorum."

" Ufak bi hatırlatma " diye mırıldanıyorum.

Dudaklarına ufak bir öpücük konduruyorum.Bir an için gözlerini kapatıyor sonra sırıtarak kurtuluyor.

" Bunu daha sık unutmalıyım "

" Her seferinde zevkle hatırlatacağımdan emin olabilirsin "

Gözlerini devirip yürümeye başlıyor. İç çekip arkasından bakıyorum. O çok güzel.

Uzaklaşmaya başladığını kavrayınca ona yetişmek için koşmaya başlıyorum.

" Granger.. bekle !"

Sırıttığını görüyorum.

" Bu kadar yavaş olman benim suçum değil Malfoy "

Ona yetişiyorum ve ve tek hamlede kucağıma alıyorum. Onu hemen indirmemi söylüyor ama gülmemeye çalıştığının farkındayım.

Kahkaha atıyorum ve onu sonsuza kadar burda tutacağımı ilan ediyorum. Sonunda o da dayanamıyor ve

Gülüyor...

 

 

 

 

 

 

Günümüz

 

 

 

 

O çok güzel güler. Gülüşü güneş gibi , iyi olan her şey gibi , aşk gibi...

Akmaya çalışan gözyaşlarımı güçlükle tutuyorum.Güçlü durmam lazım. Bir süre daha.. İçimdeki alevleri görmezden gelmeye çalışarak yavaşça camdan uzaklaşıyorum. Sırtımı hastanenin soğuk duvarına dayadığımda gerçeği tüm hücrelerimde hissediyorum. O ölüyor..

 

Flashback

 

" Ölmek istemiyorum."

Gece saat 3 civarı gölün yanındaki büyük ağacın altında uzanmış yıldızları seyrediyoruz. Bir süredir sessiziz. Sessizliği bozan kelimelerle birlikte ona dönüyorum.

" Ne?"

Bana dönüyor. 

 

 

 

 

 

 

 

" Ölmek istemiyorum.Unutulmak istemiyorum. Birilerinin bir kaç gün arkamdan ağlayıp sonra da sallamasını istemiyorum."

 

 

" Ölümüsüz değiliz. Bunu biliyorsun. Tıpkı o aptal savaşta ölmene izin vermeyeceğimi bildiğin gibi.."

 

Gözlerini tekrar yıldızlara çeviriyor.

 

" Korkunç derece de yaşlanıp buruş buruş olmadan önce ölümsüzlüğü bulmayı planlıyorum."

 

Gülüyorum. Gülüyor.

 

" Her şeyi geride bırakmak iyi olabilir " diye mırıldanıyor. "Sadece sen ve ben başka kimse yok. Savaş yok."

" Sadece ikimiz " diyorum.

" Yapabiliriz biliyorsun."

" Arkadaşlarımı geride bırakamam. Harry nin bize ihtiyacı var. "

" Bu kadar fedakar olmandan nefret ediyorum Draco" diyor " Aptal gryffindor ruhu "

O yıldızları izlerken ben onu izliyorum. Korkuyor biliyorum bende korkuyorum. Yavaşça uzanıp elini tutuyorum. Bana bakmıyor ama parmaklarını parmaklarıma doluyor.

Onun elini tutmak.. Kelebekleri tutmak gibi ya da kalp atışını. Tam bir şeyleri tutmak gibi, tamamen canlı..

Derin bir nefes alıyorum

" Sana bi şey olmaması için her şeyi yaparım Hermione.Biliyorsun "

Gözlerime bakıyor.

" Biliyorum "

Hafif bir rüzgarla beraber saçları yüzüme geliyor. Vanilya kokuyor..

 

Günümüz

 

 

 

 

Savaş boyunca burnumda sadece o koku vardı. Onun kokusu..O dayanılmaz cadının kokusu.. O koku tüm kan kokusunu bastırıyordu. Her yerde onu aramıştım. Bulduğumdaysa..

Kokusunu tekrar tüm hücrelerimde hissederken daha fazla dayanamıyorum ve yere çöküyorum. Her sessizlikle dolu çığlıkta acı daha da büyürken artık direnmiyorum..