Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Category:
Fandom:
Character:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2017-01-13
Words:
819
Chapters:
1/1
Hits:
26

Mira

Summary:

Bella'nın hayatında yeni bir fantastik varlık daha vardır: Kulağının arkasında onu korumakla görevlendirilmiş bir peri.

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Work Text:

 

 

 

Story Notes:

 2010'un ilk yarışması şerefine! 2. madde saygılarla sunar :)

 

Keyifli okumalar!


 




 Sabahın yeni ışımaya başladığı zamana kurulu bir saat. Gri ekranı 07.00 rakamlarını gösteriyor ve acımasızca çalmaya devam ediyor.


— Lanet olsun!


— Hiç boşuna kızma Bella, saatin ne suçu var. Kalk hadi uykucu


 Kahverengi saçları nemle alnına, yanağına, yastığına ve bilumum yere yapışmış, lise öğrencisi bir kız o. Tabi ki sabah kalkarken mızırdanacak. Sıradan olduğunu mu sanıyorsunuz? Hayır, kesinlikle değil. Elini kaldırdı, sonunda. Saatin sesi o kadar rahatsız edici ki 


— Hey yavaş!


— Ah kahretsin!


 Seslenmeme fırsat kalmadan elini sivri bir köşeye geçirmeyi başardı.


— Tebrikler, günün ilk kazasını başarıyla atlattınız. Geriye 99.999 hakkınız kaldı. Şirketimiz başa- 


— Keser misin sesini !? En azından ara sıra teşebbüs etsen?


 Homurdanmasının bitmesi için kahvaltıya inmemiz gerek. Sabah ritüelimiz böyle. Saat 07.00 – 07.15 mızmızlanma, 07.15- 0730 yatağın toplanışı, hazırlanış,, aşağı iniş, 07.35 mideye yiyecekleri girmesi ve huzur. Günün devamındaysa ya vampirlerle ya da kurt adamlarla takılıyoruz. Evet, harika değil mi? 


— Ne mırıldanıyorsun yine kendi kendine?


 Ups yakalandık. Saat 07.12 daha mayın tarlasından çıkamadık.


— Ovv!
 

— Elini çekmeye sokmaman gerektiğini öğretmediler mi sana? 


— İşine bak Bayan çokbilmiş!


 Bu kıza nereden düştüm bilmiyorum. Ancak tuhaf olan kulağının arkasına bir gün öylece gökten düşen bir periyi garipsememesiydi. Uyum sağlamak zorunda kalan ben oldum. Vampirler, kurt adamlar ve daha fazlası. Onunsa tek şikâyet ettiği şey bu kadar fantastik şeyin içinde bir asasının olmaması. Neville Longbottom’ın bile varken hem de. En azından o zaman kahvaltısı için uğraşması gerekmezmiş.


 Kahvaltı ederken sesimi hiç çıkarmıyorum. Az sonra Alice ve Edward gelecek ve okula gideceğiz. 


— Bella?


— Hım?


— Bugün Jacob’la görüşecek misin?


— Evet, iki gün önce anlaştık ya. Bilmiyormuş gibi yapma.


— Ya, ben sadece…


 Cümleyi tamamlamadım. Nasılsa dayanamayacak. 1,2,3,4..12…18…24…30…33…36


— Ve?


 Bingo!


Parmağını kulağının arkasına doğru kaldırdı. Tam olarak beni işaret ediyor. Tamam, küçük bir tehdit kabul ediyorum; ama onu koruma görevi için buna razı olmalıyım.


— Hiç beni yormadan çıkar ağzındakini.


— Sadece diyordum ki bugün oraya gitmesek. İçimde kötü bir his var. 


— İstersen gelmeyebilirsin.


 Sandalyesini itip kalkarken tereddütsüz bunu mırıldanıyor. Tanrım! Onunla ne yapacağım? İşin ciddiyetini nasıl anlatabilirim?


— Bella en azından bugünlük hayatındaki fantastik şeylerin sayısını biraz indiremez misin?


— Neden seni yollayarak işe başlamıyorum ki?


 Kollarını kavuşturup homurdanıyor, gözü gri volvonun gireceği yolda; küçük cadı, çokbilmiş, baş belası ufaklılık…


— I-sa-bel-la! Ben ciddiyim. Victoria ya bugün gelirse ya da başka bir şey. 


— Ne yapmamı istiyorsun Mira?


— Şu işleri bir yoluna koysan artık.


 Rahatsızca kıpırdanıyor. Her ne kadar umursamıyor gibi görünse de yaptığımız anlaşma açık; hayatındaki doğaüstü varlıklar hakkında seçim yapmalı, kararlarını gözden geçirmeli. İşim onu korumak, o da bunu biliyor.


— Ertelemekle bir yere varamazsın Bella.


— Biliyorum; ama… Ne yapabilirim ki? Jacob’ı özlüyorum.

 Sona doğru sesi iyice fısıltı haline dönüyor. Söylemesi ayıp bir şeyi dile getirir gibi.


— Hem biliyorsun, onu öylece bırakamam.


— Bunun bir bahane olduğunu sen de biliyorsun.


 Sesi çıkmıyor, haklıyım. Elbette haklıyım!


— Öyleyse düşün.


— Edward için ne düşünebilirim? Onunla ilgili seçim özgürlüğüm yok.


 Derin bir nefes alıp veriyor. Elleri hemen karnının üstünde birleşti ve yanaklarının kızardığını ben bile hissedebiliyorum. İnkar edemem, onun yerindeki insan ben olsam Edward benim için de zor hatta imkansıza yakın bir karar olurdu. Yine de Bella bilmese de bunun yapabilecek kadar güçlü ve her şey aslında o kadar da mükemmel ya da romantik değil.


— Seçim şansım yok numaran bana sökmez. Hem Bella Tanrı aşkına, adam vampir. VAM-PİR! Anlaman için ne yapmalıyım? Evin önüne ışıktan bir setle yazsam kafana girer mi?


— Biliyorum; ama benim için tehlikeli değil.


- Tabi, evcilleştirilmiş aslan olmaz Isabella. Edward bile bunu kabul ediyor, bu yüzden gitmişti. Bunu da biliyorsun değil mi?


 Yine derin bir oflama.


— Evet, şimdi aydınlandım. Unutturma da gelince onu terk edeyim.


 Ayağını yere düzgün bir ritimle vurarak on dakikadır gözünü ayırmadığı yola bakmaya devam ediyor. Bugün pes etmek yok.


— En azından Jacob’la görüşme.


— Hayır!


Sesinin ne kadar yüksek çıktığını kendi de fark edip boğazını temizliyor. Yeniden başladığında çok daha yumuşak ve pişman. 


— Söz verdim, gitmeliyim.


— O çocuk da bir kurt adam. Umarım bunun da farkındasınızdır küçük hanım , hem de genç olanlarından. Tanrım biraz daha, bir nebze daha normal olamaz mısın? Sadece 19 yaşındasın.


—Normal kızların kulağının arkasında sürekli konuşan sinir bozucu bir peri dolaşmaz. Sen de söyledin, yalnızca 19 yaşındayım. Bu yaşta bir kıza sevgilisinden ayrılmasını söylemem delilik. Ben nasıl bir hayatı idare ediyorum, aslında beni kutlamalısın.


— Elbette yaptıklarını takdir ediyorum; ancak bilmelisin ki-


— Ah Edward!


 Kafamı çevirmeme fırsat kalmadan Bella’nın rüzgârına kapılıyorum. Gri volvoyu göz ucuyla görürü gibi oldum ve pat asklı bir karış havaya uçtu.


 Kapıdan çıkarken ahşaba çarpmamak için başını çevresinde dolaşıyorum. Edward, nazikçe Bella’nın elini tutuyor, inkâr etmesi zor bir çekimi var. Ve biliyorum ki o burada olduğu sürece Bella’ya bir şey anlatmam mümkün değil.


 Varlığımı hissettirmekten başka bir şansım yok. Hissediyor ve fısıldıyor.


— Lütfen Mira. Şimdi değil, şu an olmaz. Bu anda mutluyum.


 Mutluluğundan başka dileğim yok Bella. Gün senin. 


 Gülümsüyor. Bana, Edward’a, kendisine verilen belalı hayata. O kadar sıcak ki ben de ona katılıyorum. Hem ne yapabilirim ki, sadece kulağıyla saçının arasına gizlenmiş bir periyim.