Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Category:
Fandom:
Characters:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2016-12-16
Completed:
2016-12-16
Words:
5,107
Chapters:
4/4
Hits:
46

Sil Baştan

Summary:

Kırdığı kalpleri dizmiş ipe
Genede en büyük zararı kendine
Ayak izlerini kuşlar yesin diye
Ekmek kırıntıları bırakır geride

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Chapter Text

 

 

 

Story Notes:

Hikayem daha önce silinmişti. Ben de birkaç değişiklikle sizlere yeniden sunmak istedim. Arkadaşlar gerçekten insan yazdıklarına karşılık alamayınca kendinden şüphe etmeye başlıyor. Lütfen biraz saygınız varsa okudğunuz hikayelere en azından tek kelimelik yorumlar atmayı buradaki yazarlara çok görmeyin. Bir yorum sınırı koymak istemiyorum. Bu işe pek sıcak bakmıyorum ama emeğimin karşılığını da sizlerden bekliyorum. Lütfen bu sitenin bir görme engelli için kullanıma ne kadar kapalı olduğunu düşünerek hareket edin. Hikaye bölümü göndermeyi neredeyse iki ayda öğrendim. Bu çabanın ardında yazdıklarımı insanlarla paylaşmaktan başka bir neden yok. Anlayışınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler


 

Bir solukluk sevgi yeşerdi genç yüreklerde… Bir dünyalık cesaretle suladılar kalplerinde yanan baharı… Bir nefeslik an için bir ömrü geride bıraktı birisi…

                Sonra bir damla kan düştü toprağa; bir kıvılcım yükseldi gökyüzüne…

                Kalplerdeki bir damla sevgi soğudu  ihanetle. Buz oldu; acı oldu…

                Yaz mevsiminin arkasından gelen, dökülen yapraklar oldu.

                Ve yine savaşta saflık ve karanlık. Birinin elinde bir kıvılcımlık aşk, diğerinde karanlık bir perde.

                Bir el gerek şimdi. Cesur bir yürek…

                Perdeleri kaldıracak bir gerçek…

                Ve o gelecek. Doğruları güneşle buluşturacak güç. Kalplerdeki buzu çözecek ateş…

                Ve nihayet güneş doğduğunda düş bahçelerine, papatyalar yeniden yeşerecek…

            Bazen gerçek görünenden ibaret değildir.

 İnsan gerçeği tozlu mahzenlerden bulmayı başardığında sevginin gücünü anlar ve öğrenir.

            Bu ,geride kalanların ve geriye dönenlerin hikayesi..

 

Derek düşünemez bir şekilde karşısında duran genç kadına bakıyordu.

 

     Kate karanlık bir şekilde gülümserken Derek olanları  bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışıyordu. Belki de sonunda bunca efsane ve büyünün arasında tırlatmıştı. Karşısındaki kadını şu anda cehennemin en derin yerinde bir yerlerde süresiz tatil kuponuyla keyif yapması gerekmiyor muydu?

Kate'in kendisine doğru attığı bir adım bütün algılarını açmıştı. Daha canlı bir şekilde doğruldu ve istemsizce etrafındaki cesetler e ve kaçmakta olan avcılara baktı. Kate ona doğru yaklaşmaya devam ederken dönüşebilmek için gerekli olan enerjiyi toplamaya çalışıyordu. Yapamayacağını anladığında geriye bir adım attı ve homurdandı.

"Cehennemin dibinden beli temizlemek için mi döndün Hayatım.(!)"

Kate'in ifadesiz yüzü sinirle gerildi.

"Bakıyorum da en son görüşmemizden beri espri anlayışından hiç  bir şey kaybetmemişsin Derek."

Derek Kate'in dikkatini konuşmada tutmaya çalışarak devam etti. Yarasının iyileştiğini ve gücünü geri kazandığını hissediyordu.

"Sen de hırçınlığından bir şey kaybetmemişsin hayatım. Buradan kurtulunca zebanilerine şikayet dilekçesi yazacağım."

Derek bir anda gelen şaşkınlığı yüzünden uzak tutmaya çalıştı. Bu yara nasıl iyileşebilmişti?

Eğer Kate'i tanıyorsa bu mermi gümüş ya da onun gibi lanet bir malzemeden üretilmiş olmalıydı.

Sonra Kate'in asıl hedefinin avcılar olduğunu hatırladı ve bu merminin adresini şaştığını düşünerek bir daha sırıttı. Kate nişancılık yeteneğini de kaybetmişti.

     Dönüşmeye hazırlanırken saldırırsa kazanma ihtimalinin ne kadar olabileceğini düşünüyordu.

Kate'in silahı yerde, ondan üç metre kadar uzakta duruyordu. Elinde bir yay vardı ve omzundaki sadağın ok dolu olduğunu görebiliyordu. Ama o daha yayını çekemeden ona ulaşabileceğini de biliyordu. Daha önce de bu kadarını yapmıştı.

Bu düşünceyle cesaretini topladı ve Kate'in dikkatinin dağınıklığından da yararlanarak saldırıya geçti.

Pençelerini kadının boynuna geçirmek üzereyken Kate'in yüz ifadesini gördüğünde kendini zorla da olsa durdurdu. Kate silahını ya da yayını kullanmak için hiçbir hamlede bulunmamıştı. Elleri havada  geri çekilirken gözlerini sımsıkı yummuştu. Kate korkuyor muydu?!

Derek neler olduğunu anlamaya çalışarak insan formuna geçti. Konuşabildiğinde sakin ama bir o kadar da öldürücü bir tonla sordu.

"Neden öylece duruyorsun?"

Yeşil gözleri kaya gibi soğuk ve sert  bakıyordu. Kate  bu bakışlardaki soğuklukla kanının donduğunu hissetmişti. Belki de yanlış bir yoldan gidiyordu. Derek'in onu öldürebilme olasılığını düşündü ve  Derek'i durduran  şeyin saldırı karşısında hareketsiz kalması olduğunu düşündü. Derek'in soğuk ve ifadesiz gözlerine bakarken, gözlerinde bir yerlerde eski Derek'i görmeyi diledi. Muzipçe parıldayan yeşilleri görmeye ne kadar ihtiyacı vardı aslında.. Ama gördüğü tek şey boşluktu.. Karanlık ve soğuk bir boşluk....

"Ben... yaptıklarım için.. çok pişmanım.." dedi titrek bir sesle. Derek'in bakışları ifadesizlikten alaya kayarken öfkeyle kahkaha attı. Kate bu tepki karşısında irkildi.

 

"Senin insani duyguları yeniden barındırabilmene sevindim. Ama henüz hissetmeye başlayan biri için bu kadarı çok fazla Kate. Senin mizacına nefret ya da ihanet daha uygun gibi ne dersin? Bence bunlarla başlaman senin için daha iyi olur."

Kate sinirin tırmandığını bütün hücrelerinde hissetti.  . Kabul ediyordu, geçmişte gerçekten kötü şeyler yapmıştı. Babasının dolduruşuna gelerek ilk aşkını kendi elleriyle mahvetmeye çok yaklaşmıştı. Pişmandı. Gerçekten pişmandı. Ama bu gururunu ayaklar altına alacağı anlamına gelmiyordu tabi ki.

""İnsanlığın ne demek olduğunu bana öğretecek adam sen değilsin Hale."

Artık sesi  en az Derek'inki kadar soğuk çıkıyordu. Eli omzundaki ok sadağına gittiğinde Derek kendini saldırıya hazırladı. Ama Kate yalnızca sadağı omzundan çıkarıp ayaklarının dibine bıraktı ve arkasını dönüp çıkışa yöneldi.

Kate çıkıp gittiğinde, orada öylece kalan Derek, yutkundu. Sandalyeye çöktü. Bunun yeni bir tuzak olduğundan adı gibi emindi. Bu Kate'in doğasına aykırıydı. Oyun yeni başlıyordu ve Derek'in bu sefer yenilmeye niyeti yoktu.

 Kate anahtarı kapıdan çekip kapıyı çarparak salona doğru ilerledi.  Köşedeki tekli deri koltuğa   kendini  fırlatı başını elleri arasına aldı. Şimdi ne yapacaktı? Aptallığı için kendine bir kez daha lanet okudu. Derek'in karşısına böyle çıkarken ne düşünüyordu acaba...

Hızla bu düşüncelerini bir kenara bıraktı. Eğer cesaret edip  bu gece oraya gitmeseydi muhtemelen avcılar Derek'in işini bitirirdi.

Yeniden Derek'in soğuk bakışları gözünde canlandığında içi burkuldu. Gözünün önünde geçmiş canlanırken kirpiklerinin ıslandığını hissetti.

 

 

12.09.2004

 

Genç kız endişeyle  lisenin öğrenci girişinden ilk adımını attı. Etraftaki yüzlere ürkekçe bakarak büyük binaya doğru ilerledi.  Kolundaki saate  endişeli bir bakış atınca dersin başlamasına daha yarım sat olduğunu  gördü. Ani bir kararla yönünü değiştirip  bahçedeki banklara yürüdü.  Paltosunu  bankın ıslak yerlerine örtüp üzerine oturdu ve kitabını çıkarmak için çantasına uzandı.

Kaldığı sayfayı bulmaya uğraşırken kafasının sağ tarafına inen ani bir darbeyle yerinden sıçradı.Sinirle elinii başına götürdü ve basket oynayan gençlere bir Argent bakışı yolladı.

"O topu bana atma cesaretini gösteren geri zekalı hanginizsiniz?”

Hepsi birden alayla gülmeye başlayınca Kate yumruklarını sıktı. Piç kuruları..

Önde olan sarışın çocuk herkesi susturdu ve dudakları alayla kıvrıldı:

"Hadi ama çocuklar bu kadar güzel bir kızla alay etmek bize göre değil, ha?"

Kısa saçlı çocuk adeta böğürmeye başlayınca Kate cevabı yapıştırdı.

"Topu sektirmeye bile  beceremeyenlerin basketbol oynaması ne acı." Sonra yerdeki topu aldı ve sarışına atmaya hazırlandı. Bunu fark eden sarışın ellerini havaya kaldırdı ve geri çekildi:

 

"Hey hey hey! Sakin ol tamam mı! O topu ben atmadım." Kate durdu ve kaşlarını çattı. O sırada arkadan bir ses duyuldu:

"Ben attım."

 Esmer ve yeşil gözlü bir çocuk Kate'e doğru yaklaştı. "Üzgünüm." çocuk biran durdu ve alayla gülümsedi: "Ya da  değilim. Kimin umurunda." Kate çocuğun bu tavrı karşısında afalladı.

"Şimdi bu topu kafanda patlatmamak için bir sebep göster bana ukala çocuk!"

Çocuk omuz silkti ve pazularını gösterdi. Sonra topu Kate'in elinden kaptı ve potaya gönderdi. Top potaya kenarlara bile çarpmadan  girdiğinde, çocuk sırıttı.

"Hadi çocuklar devam edelim.”

Kate Argent hayatında ilk defa öylece kalakalmıştı.

 

 

 

 xxx

 

     "Kate,"

Kate Allison'un sesiyle yerinden sıçradı ve yeğeninin yorgun yüzüne baktı.

Allison bir şey söylemeden önce Kate'in karşısına geçti.

"Ne oldu."

"Hiç."

"Nasıl hiç_"

"Ben oraya gittiğimde avcılar Derek'e saldırmak üzereydi.  Beni sordular ve  ben de onlar saldıramadan önce hepsini indirdim."

Kate Allison'un yüzündeki rahatsız ifadeyi görmezden gelerek devam etti..

"Sonra tartıştık ve o bana saldırdı. ."

Allison merakla  öne eğildi.

"Sonra., ne yaptın?”

                "Ben karşılık vermeyince şaşırdı ve kendisini durdurdu. Sonra tartıştık ve gerçekleri anlattım. Tabi inanmadı ve tepemi attırmak için elinden geleni yaptı. Ben de yanlış bir şey yapmamak için onu öylece bırakıp geldim."

     Allison tedirgince konuştu.

"Ona biraz zaman vermelisin Kate. Yaşadıkları, kolay şeyler değildi. Sana inanıp kollarına koşmasını beklemiyordum zaten. Derek inatçı biri ve canı  çok yanmış.."

 

Kate sanki Allison'un önünde yaşlanıyordu. Konuştuğunda Allison'un duyduğu ses yirmi sekiz yaşındaki birisi için çok fazla acı barındırıyordu.

"Derek'in yaşadıkları... Derek'e yaşattıklarım. Derek'in acıları ve kayıpları… Bütün mesele bu mu Allison. Ben geçmişi bir kenara bırakıp geldim buraya. O...”

Birden sustu.

"O ne."

Allison Kate'i çıldırtmaktan korkuyordu ama merakı baskın çıkmıştı.

"O sana ne yaptı Kate_"

"Bilmen gereken bir şey değil."

Kate'in ifadesiz tutmaya çalıştığı sesi kırık kırık çıkıyordu.

"Dinlenmeliyim."

 Başka bir şey söylemeden rkasında karma karışık olmuş bir Allison bırakarak  odasına yöneldi.

 

 

 

 

 

 

 

End Notes:

Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. İyi veya kötü fark etmez.