Actions

Work Header

Dumbledore'un Melekleri

Summary:

Lucianna'nın zaten normal olmayan hayatı Hogwarts'a gittiğinde sandığından daha da garipleşmişti. İlk zamanlar ona arkadaş gibi davranan ama daha sonra asıl niyetinin Lucianna'nın ruhunu ele geçirmek olduğu anlaşılan Cher, onunla sürekli uğraşan Çapulcular ve tüm Hogwarts... Bunlar Lucianna için bir hiçti. Lucianna'yı ilgilendiren tek şey kanındaki lanet ve ona yardım etmeye çalışan Dumbledore'du.

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Work Text:

 

 

Lanetli sözler hala kulağımda. Onun büyük annesine, annesine, şimdi ise kendisine verilen bu yetenek istediği zaman bir hediyeye ya da bir lanete dönüştürebilir. Bu ona bağlı.  Beden değiştirmeye artık alışmış ruhum bir tuhaf oldu. Nefessizlikten sanırım. Neden nefes alamıyordum? Bir daha denedim. Elini onun boğazına götürdüğümde ürperdim. Bu normal değildi. Boğazının ortasındaki çizik ve içinde bulunduğu tabutun tek bir açıklaması olabilir. O bir şekilde ölmüş olmalı. Kimsenin haberi olmadan, gizlice… Bu bir intihar olamaz. Buna eminim. Eğer o öldüyse nerede öldüğünü nereden öğrenecektim. Ayini gerçekleştirmem için onun nerede öldüğünü bulmalıyım.  Eğer ölmeseydi işim kolaylaşacaktı. Sihir bakanlığının ayin için hazırladığı odaya girecektim ve işimi kolayca bitirecektim.

Tabutun kapağını kırarak açtım. Artık nefes alabiliyordum. Burası orman gibi bir yere benziyordu. Böyle bir yerde bir cadının başına her şey gelebilirdi ve sanırım Lucianna bunun canlı kanıtıydı. Bu kız öldüyse tabutunun burada ne işi vardı? Hızla ilk gördüğüm ağaca tırmanmaya başladım. Henüz ayin tamamlanmadığı için bunu son derece insani bir şekilde yapmaya çalışıyordum. Bu yüzden ağaç kabukları elime batarken acıyla nefesimi tutuyordum. Sonunda tepeye ulaştığımda etrafıma bakındım. Hogwarts’ta olduğuma inanamıyorum. Bu ne sorumsuzluk! Sihir Bakanı haklıymış. O yaşlı bunağın hiçbirşeyden haberi olmuyor. Bunca zamandır Lucianna’nın yanındaydım ve henüz hiç Dumbledore’ ile karşılaşmamıştım. Gerçi ben Lucianna’nın bir arkadaşıyla bile karşılaşamamıştım. Sadece düşmanlarıydı benim ilgimi çeken. Eğer Lucianna’nın yerine onun intikamını ben almasaydım büyü ihtimalle o küçük, temiz kalbi intikam arzusuyla dolacaktı.  Kolay bir ayin için temiz bir ruh gerekiyordu. Ve açıkçası ben zor şeylerden pek hoşlanmam.

‘’Aşağı inersen seninle daha rahat konuşabilirim Cher.’’

Bir an dalgınlığıma denk geldi ve aşağıya baktım. Bu adamın burada ne- ben ne zaman yere indim? Keşke o mavi gözlere bakmasaydım. Ruhumun kızın bedeninden çekildiğini hissettim ve yine o klasik boşluktaymışım hissi.

                                                                              *****

Uyandım. Umarım bir daha uyanamam. Çünkü her zaman aynı kâbusu yaşıyorum. Farkındayım, kâbus görülür. Yaşanmaz. Ama benim her günüm, her dakikam, her salisem birer kâbus. Bir yanda safkan ailem diğer yanda benim bir ucube olduğumu düşünen eski arkadaşlarım… Biliyor musunuz? Bunlar bir hiç! Ben sadece bunlara katlansam en azından normal bir yaşam sürebilirdim. Benim peşimde sandığınızdan daha büyük bir sorun var. Benim hikâyem çok uzun yıllar öncesine dayanıyor.

 Annemde benimle aynı sorunları paylaşmış. Babamın söylediğine göre annemin de benimki gibi diğer cadılardan farklı özelliklerim varmış. Yani sanırım öyleymiş. Babam ile bunları en son 11’ime girdiğim gün söylemişti. Sanırım Lucius ile Florene bundan pek memnun olmamışlardı. Florene ile babam ben doğmadan önce evlenmişler ve Lucius doğmuş. Onlar bence beni zaten başından beri sevmiyorlar. Çünkü annem ile babam, o babam evliyken tanışmışlar. Florene, bu yüzden benden nefret ediyor. Lucius ile olan ilişkimiz zaten oldukça garip. İlk zamanlarda beni aşağılamaya korkuyorlardı. Babam buna izin vermiyordu. Ama bu beni dışlamalarını engelleyemedi. Hogwarts’a gittiğimde bunun değişeceğini düşünmüştüm ama her şey daha da kötüleşti. Gryffindor’lu bir Malfoy? Ciddi olamazsınız! İlk senemde beni koruyup kollayan tek bir kişi vardı; Cher. O benim hayali arkadaşımdı. Nasıl yapıyordu bilmiyorum ama ne zaman başıma bir şey gelse sorumlusunu cezalandırıyordu. Bana, kendisinin yapabildiklerinin hepsini benim de yapabileceğimi, onu dinlersem güçlü bir kız olacağımı söylüyordu. Ama bir müddet sonra Cher beni korkutmaya başlamıştı. Benden sürekli başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunmamı istiyordu. Bunları bazen yapıyordum. Yaptığımda ise garip bir haz duyuyordum. Belki de bunun sebebi kanın o güzel kokusuydu. İstediklerini yapmadığımda beni tehtid ediyordu. Buna nasıl kanmıştım ki. O bu dünyada sadece benim için görünürdü. Onu sadece ben görebilirdim. 1. yılım sandığımdan daha stresli geçiyordu. Ben bunlarla uğraşırken başıma bir de Çapulcular adındaki gerzeklerden oluşan bir grup çıkmıştı. Neden beni sevmiyorlardı? Ben Black dışında hiçbirini tanımıyordum oysaki. Onunla da küçükken gayet iyi anlaşırdık.

Bir gün kütüphanede bitkibilim çalışırken rafların arasından bir kitap düştü. Kitaba bakmaya bile yeltenmedim. Benim için daha önemli işlerim vardı. Zaten Cher yüzünden yeterince dersi kaçırmıştım.  Tam yeni bir paragrafa başlamıştım ki sayfadaki tüm harfler birbirine karışmaya başladı ve bambaşka cümleler ortaya çıktı;

Melekler: Melekler, 1945 yılında Gellert Grindelwald’un yanında savaşan bir grup özel yetenekli cadıdırlar. Melekler, Grindelwald’un yenilgisiyle Sihir Bakanlığı adına çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Aksi takdirde ya idam edilecek ya da yakılaracaklardır. Her 10 yılda bir önceki meleklerin soyundan gelen 3 kız bağlılık ayini yaparak kendini Bakanlığa bağlar.  Bu ayin düzenlenirken baş meleğin diğer iki melekle birlikte odaya toplanıp intihar ettikten sonra lanetli sözlerin uygulanarak o odanın sahibine ruhlarını adamasıyla gerçekleşir. Bu yüzden bakanlıkta melekler için özel bir oda bulunmaktadır. Eğer baş melek o oda dışında bir yerde ölürse melekler o bölgedeki yüceye yani en kıdemli kişiye bağlanırlar.

                                                                                                                                          -1965 Baş Melek Lykia

 

Hızla bitkibilim kitabını kapattım ve yeniden açtım. Yazılar hala yerinde duruyorlardı ama bitkibilim kitabının kapağı değişmişti. Melek Tarihi. Delirecek gibiydim. Bu nasıl bir saçmalık! Yoksa Çapulcular yine benimle dalga geçebilmek için bana oyun mu oynuyorlar? Kitaplarımı daha sonra almak üzere kütüphaneden koşarak uzaklaştım. Sen de en az annen kadar özelsin. Bana en başından beri bunu söylemeye çalışıyordu babam.

 

 

Bu olayları yaşadığımda henüz bunların farkında değildim.  Keşke hiç farkında olmasaydım. Hiç arkadaşım yokmuş aslında. Cher sadece eskiden bakanlıkta çalışan başıboş bir ruhmuş. Başından beri benim bedenimi ele geçirip ayini benim yerime tamamlamaya çalışıyormuş. Yani kısaca ben buyum. Elimde beni değerli kılan tek bir şey var; Melek güçlerim.