Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Fandom:
Characters:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2017-01-01
Completed:
2017-01-01
Words:
8,217
Chapters:
11/11
Kudos:
2
Hits:
59

Çapulcular ve Tonks

Summary:

Ya Nymphadora Tonks Hogwarts' a Çapulcular döneminde başlamış olsaydı?
Remus ve Tonks' un aşkları daha uzun sürer miydi?
Peter Pettigrew Potter'ların sır tutucusu olur muydu?
Hikayede değişmeyen şeyler Remus ve Tonks' un sonsuza kadar sürecek aşkları, hala hatırlanan Çapulcuların birbirlerine olan sadakati ve bağlılığı.

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Chapter 1: Tanışma ve Diğer Şeyler

Chapter Text

 

 

  Annemim:

 

‘Nymphadora!’ diyen bağırışları arasında uyandım. Hemen kalktım ve kapımı açtım. Bende ona bağırdım:

 

‘ Bana Nymphadora deme!’ diyip kapıyı sertçe kapattım.

 

Hangi anne kızına Nymphadora ismini koyar ki? Ah, tabii ki de benim annem.

 

Bu gün ilk kez Hogwarts’ a gideceğim. Hemen üstüme Muggle kıyafetlerimi giydim. Kot pantolon üstüne de bir t-shirt. Yeni uyandığım için saçlarım sarıydı. Hemen onları eski haline getirdim. Pembe.  Bazen mor da yapıyorum. Ama daha çok pembe.

 

 Merdivenler inip mutfağa geçtim. Geçerken de bir vazo devirmeyi ihmal etmedim de tabii ki.

 

‘ Yine mi Nymphadora? Evde süs eşyası kalmıyacak?’

 

‘ Bana Nymphadora deme anne! Hem sakar olmam benim suçum değil. Çocuklar anne babasına benzermiş. Demek ki ikinizden birinin suçu.’

 

Annem tam cevap verecekken babam gelip beni kurtardı:

 

‘ Tamam, yeter artık Andromeda. Hogwarts’ a gidince kızının sakarlıkları çok özleyeceksin’  Annem iç çekerek:

 

‘ Biliyorum. Hadi birazdan çıkacağız kahvaltınızı yapın’ dedi gülerek.

 

93/4 Peronunu Önü ya da Trenin. Her Neyse Siz Anladınız Zaten

 

İşte karşımda duruyordu. Büyük kırmızı/siyah tren. Korkmaya başlamıştım. İlk kez annemden ve babamdan uzak kalacağım. Toparlanarak kendime geldim. Bir Tonks kızı asla korkmaz. Babam:

 

‘ 10 dk sonra tren hareket edecek. Heyecanlı mısın?’

 

‘ Hayır…. Şey… Belki biraz. Sen heyecanlı mıydın baba?’

 

‘ Ben Muggle doğumluyum Dora. Gerçekten çok korkmuştum. Ama sonra binam seçildi ve bazı dostlar edindim. Gerçek dostlar. ‘

 

‘ Anne sen korkmuş muydun?’

 

Cevap gelemeyince anneme baktım. İleride buradan bire görebildiğim kadarıyla yakışıklı çok yakışıklı benim yaşlarımda kıvırcık saçlı bir oğlanla konuşuyordu. Dikkatli bakınca anneme benzeyen yönlerini görebilirdim. Onunla gülerek konuşuyordu. Açıkçası kıskanmıştım. Annem kolunu çocuğun omzuna attı. Bize doğru gelmeye başladılar. Annem gülerek:

 

‘Nymphadora  bu benim dolayısıyla da senin kuzenin Sirius. Sirius bu da kızım Nymphadora. En sormadan söyliyim kendi Metamorphmagus’dur’

 

Kuzeni olduğunu söyleyince içimdeki kıskançlık gitti. Onun yerinde daha çok merak vardı. Annem hiç beni kuzenleriyle tanıştırmamıştı. Birkaç kez bana anlattığı ailesini ve özelliklede kız kardeşlerini gazetelerde görmüştüm. Onlar çok kötüymüş. Sürekli babam gibilerle yani Muggle doğumlularla dalga geçerlermiş.  Annemi babamla evlendiği için aileden ret etmişler. O yüzden beni onlarla tanıştırmamasının nedenini anlıyorum. Annem beni Sirius’ la tanıştırdığına göre o iyi biri. Gülümseyip ona selam verdim.

 

‘ Naber?’

 

‘ İyi. Senden?’

 

‘ İyi?’

 

Babam iç çekerek:

 

‘ Zamani çocukları. Sizin yanınızda kendimi iyice yaşlı hissediyorum.’ Sirius.

 

‘ İyi de sen yaşlısın zaten Ted. Son gördüğümden bu yana saçlarındaki beyazlıklar iyice artmış’ Babam gözlerini kısarak:

 

‘ Sen beni son gördüğünde 5 yaşında filandın. Yani beni hatırlayamazsın.’

 

‘ Hafızamın güçlü olduğunu söylerler.’

 

Annem araya girerek:

 

‘ Tamam tamam. Çok merak ettiğimden değil de annenler nerde Sirius?’

 

‘ Sen yanıma gelmeden önce birlikteydik. Annemin konuşmasını dinliyordum. Daha doğrusu dinliyormuş gibi yapıyordum. Daha sonra annemler sizi gördü. Bende sana doğru sandığımı alarak yürümeye başladım. Onlar gittiler zaten.’

 

Annem ‘ anladım ‘ anlamında başını saldı. Birden bire bir düdük çaldı. Bu trenin sesiydi. Gitme vakti gelmişti. Babam beni öperek:

 

‘ Hoşça kal Dora. Unutma sen hangi binaya seçilirsen seçil biz seninle gurur duyacağız. Sirius imrenmiş bir sesle:

 

‘ Keşke benimkilerde böyle düşünse. Sanırım annemi dinliyormuş numarası yapmadan önce ailemizin ne kadar ‘ Slytherin olduğundan bahsediyordu.’ Babam gülerek:

 

‘ Merak etme biz ailenin yerine seninle de gurur duyarız.’ Bunu duyan Sirius sevgiyle babama sarıldı. Babam da karşılık verdi. Annem:

 

‘ Hoşçakal Nymphadora. Orada fazla şey kırmamaya çalış olur mu?’ Gülerek başımı evet anlamında salladım. Annemde sarıldım. Annem biz babamla vedalaşırken Sirius ile vedalaşmıştı. Sirius ile trene bindik. Ben direkman boş kompartıman aramaya başladım. Benden önce Sirius buldu.

 

‘ İstersen birlikte oturabiliriz?’

 

‘Tabii ki.’

 

Açıkçası gizliden gizliye sormamasından

 

korkmuştum ama beni hayal kırıklığına uğratmadı.

 

‘Nymphadora. Ne biçim isim bu?’

 

‘ Annemin yanındayken söyleyemedim. Bana Nypmhadora denilmesinden nefret ederim. Lütfen bana Tonks de’

 

‘ Anlaştık. Peki, hangi binaya girmek istiyorsun?’

 

‘ Emin değilim. Çok zeki olduğumu sanmıyorum. O yüzden Rawenclaw u eleyebiliriz. Sltyherin olmak da istemiyorum Geriye Gryffindor ve Hufflepuff kalıyor. Sanırım babam gibi Hufflepuff olmak istiyorum.’

 

‘ Ben kesinlikle Gryffindor olmak istiyorum. Tam bana göre bir bina.’

 

Böylece sohbete başlamış olduk. Bana Metamorphmagus  özelliğimle ilgili bir sürü soru sordu. Bende yanıtladım. Gerçekten geçinilmesi iyi biriydi. Onunla kuzen olduğum için çok şanslıyım. Birden kompartımanın kapısı açıldı ve içeriye yuvarlak gözlüklü, ela gözlü, en az Sirius kadar yakışıklı bir çocuk, biraz şişman ve korkmuş görünen bir çocuk ve son olarakta biraz yorgun gözüken bir çocuk girdi. Gerçekten yakışıklıydı. Hatta bence Sirius ve diğer ela gözlüden bile yakışıklı. Ela gözlü:

 

‘ Merhaba! Ben James Potter. Yanımdaki arkadaşların ismini bilmiyorum. Boş kompartıman ararken birbirimizle karşılaştık ama tüm kompartımanlar ağzına kadar doluydu. Bir tek sizinkinde 2 kişi vardı. Bende onları sürükleyerek buraya getirdim. Oturabilir miyiz?’

 

Sirius gülerek:

 

‘ Elbette oturabilirsiniz.’

 

Herkes oturduktan sonra tanıtma şeysine başlandı:

 

‘ Ben Sirius Black. Black olduğuma bakmayın bina olarak Gryffindor olmak istiyorum.’

 

‘ Ben James Potter.  Aileminki gibi benden Gryffindor binasına girmek istiyorum. Hatta gireceğime eminim.

 

‘ Ben Peter Pettigrew. Sanırım Hufflepuff binasına gireceğim. Diğer bina özelliklerinin hiç birisi yok bende.’

 

‘ Ben Remus Lupin. Hangi binaya gireceğimden emin değilim. Ailem çok zeki olduğumu söylüyor. Sanırım Rawenclaw a gireceğim.

 

James:

 

‘ Eeeeeee sen pembiş?’

 

‘ Ben de Nymphadora Tonks. Ama soyadımı kullanmayı tercih ederim. İsmimi pek sevmiyorum da. Sanırım babam gibi Hufflepuff binasına gireceğim.

 

Peter:

 

‘ Neden saçların pembe?’

 

‘ Çünkü ben bir metamorphmagusum. Ne olduğunu biliyorsunuz değil mi?’

 

Hepsi başlarını onaylar biçimde salladılar. James etkilenmiş görünüyordu:

 

‘ İnanamıyorum! İlk defa bir metamorphmagusla tanışıyorum ve ilk defa metamorphmagus  bir arkadaşım olacak! Bu harika! Hadi saçının rengini yada biçimini filan değiştirsene.’

 

Gülerek saçımın rengini değiştirmeye başladım. Bir ara ördek burnu bile yaptım. Sirius:

 

‘ Bu arada Tonks benim kuzenim’

 

Sirius ve James konuşmaya başladılar. Gerçekten çok fazla ortak yönleri çıkmıştı. Remus çıkardığı kitabını okumaya başladı. Bende Peter ile sohbet etmeye başladım. İçimden bir ses onunla iyi arkadaş olacağımızı söylüyor.

 

Daha sonra göğsünde sınıf başkanı rozeti diye bildiğim bir rozet duran büyük bir kız geldi.

 

‘ Hogwarts’ a yaklaşıyoruz. Cüppenizi giyseniz iyi olur.’

 

Çocuklar beni kovalayarak dışarı çıkarttılar. Onlar cüppelerini giyince bende onları kovaladım. Hemen üstüme cüppemi geçirdim. Onları geri içeri aldım.

 

Sonunda trenin durduğunu hissettik. Hep birlikte trenden aşağıya indik. Bizi dev gibi görünen biri karşıladı:

 

‘ 1. Sınıflar bu taraftan Hadi 1. Sınıflar! Kayıklara’ diye bağırıyordu.

 

James, Sirius ve Remus bir kayığa, ben ve Peter ise bir kayığa geçtik. Sonunda kayıklardan indik devin bizi götürdüğü yere doğru ilerlemeye başladık.

 

Bizi büyük bir kapının önüne getirdiler. Daha konuşmaya başlamadan saçları sımsıkı topuz yapılmış, cadı şapkası takmış biri önümüzde belirdi.

 

‘ Merhaba 1. Sınıflar. Ben Profesör McGonagall Burada olduğunuz sürece sizin Biçin Değiştirme Profesörünüz olacağım.   Aynı zamanda Gryffindor bina başkanıyımdır.

 

Birazdan sizi seçmen şapkaya götüreceğim. Böylece binanız seçilecek. Seçildiğiniz zaman okuldaki davranışlarınıza göre binanıza puan kazandıracak yada kaybettireceksiniz. Yılsonunda en çok puan toplayan bina, Bina Kupasını almaya hak kazanacak.

 

4 bina vardır. Bunlar Gryffindor, Rawenclaw, Hufflepuff ve Slytherin. Burada olduğunuz sürece binanız sizin aileniz olacaktır.

 

Şimdilik bu kadar. 1. Sınıflar beni izleyin.’

 

İşte buradaki ailemi belirleyecek zaman gelmişti. Derin bir nefes alarak diğerleriyle birlikte büyük kapıdan içeri adımımızı attık.