Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Category:
Fandom:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2016-12-25
Words:
954
Chapters:
1/1
Hits:
8

Bruno Ailesi

Summary:

Riccardo Bruno, patronu olan Prudenzio Bruno’nun emriyle bir siyasetçiyi öldürdükten sonra şehir dışına kaçmıştır. Riccardo, aradan tam sekiz yıl sonra ortalığın yatıştığını düşünüp San Francisco’ya geri döner. Yine bir seçim zamanı öncesidir ve patronu döndüğüne çok sevinir. Ancak Riccardo’ya hiç hoş olmayan sürprizleri vardır.

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Work Text:

 

 

 

Story Notes:

1996'da geçen,şehirde güç sahibi olmaya çalışan İtalyan mafyasının güç oyunlarını anlatmaktadır.


 

 

 

Yıl 1996/San Francisco...

SF-Havalimanı

Riccardo aradan tam sekiz sene geçtikten sonra eve dönmenin heyecanını yaşıyordu. Artık otuz beş yaşına gelmişti ama gençliğinin dinamikliğinden hiçbir şey kaybetmemişti. Uzun boyu, uzun siyah saçları ve esmer teni ile yakışıklı bir adam sayılabilirdi. Bundan tam sekiz sene önce patronunun emriyle şehrin en önemli siyasilerinden birini öldürmüş ve tam sekiz sene şehir dışında insan dışı bir hayat yaşamıştı. Garip olan ise her daim Interpol tarafından aranırdı, en azından kendisi öyle düşünürdü ama eyalete bu kadar kolay ulaşacağını kendisi bile tahmin edememişti. Kırmızı Bülten’in efsane avcılığı abartıydı demek ki. Kendisi bu düşünceler ile doluyken havalimanında kendisini bekleyen çocukluk arkadaşı Dante’yi gördü. Adam da onu fark edince kendisine yönelmeye başladı.

-Riccardo!

-Dante!

İki eski dost klasik bir şekilde selamlaştılar ve Dante’nin getirmiş olduğu siyah kaplı arabaya bindiler. Araba gürültülü bir şekilde ses çıkardı ve hızla havalimanından uzaklaşmaya başladı.Dante bir yandan arabayı sürüp,bir yandan da konuşmaya başladı:

-Hiç değişmemişsin!

-Sende öyle.Ama aynı şeyi şehir için söylemek mümkün değil.

-Haklısın. Sadece görünüş olarak değil, yönetim bakımından da çok değişti.Artık üstünlük bizde değil.Rossi’ler bizi çok zorlamaya başladılar.Şehrin kuzeyinde Kolombiyalılar ve bazı Latin Amerikalılar birlik olup Meksikalıların üstüne çullanıyorlar.Bildiğin İspanyol kavgası işte!Bizde bu çatışmada Kolombiyalıları destekliyoruz.Beraber silah ve haraç gibi birçok yönden antlaşmalar yaptık.Şehrin güneyinde ise Vietnamlılar,Çinliler ve Japonlar birbirlerini boğazlıyorlar.Orası bildiğin küçük Uzak Doğu olmuş ama ırkçı Amerikan çeteleri onların hepsini boğazlamaya çalışıyor.Rossilerin ise her bölgede sözü var.Lanet olası Rossi’ler!

-Peki ya bizim ailemiz? Bruno Ailesi?

-Patronun birçok yeni adamı var. Ama hiçbiri Bruno kanı taşımıyor. Kardeşinin durumu iyi.Hatta artık silah antlaşmalarını o yönetiyor.Yoğunluktan seni karşılamaya bile gelememiş.

-Tabii.Hep yoğundur o zaten.

-Rahatla Riccardo.Bak bu kısa sohbetimiz yolu hemen tamamladı.İşte Bruno Konağı!Evine ve ailene hoş geldin.

 

Riccardo arabadan inip kör olsa bile tanıyacağı yolu yürümeye başladı.Konağa gelmeden demir kapıdaki adamlar onu tanıdılar ve demir kapı açılmaya başladı.Riccardo başıyla adamlara selam vererek sessizce konağa yürümeye başladı.Konak bej rengindeydi ve kırmızı süslerle kaplıydı.Klasik İtalyan mimarisinin bir örneğiydi.Konağa ulaşınca büyük kapısı çaldı ve aradan bir dakika bile geçmeden kapı açıldı.Kapıyı açan görevli sanki planlı bir robot gibi yürümeye başladı.Riccardo, konağın içerisine girip görevliyi takip etmeye başladı.Bir yandan da uzun yıllardır yaşadığı konağı sanki ilk görmüşçesine inceliyordu.Konakta neredeyse her adımda silahlı adamlara ve hizmetçilere rastlayabilirdiniz.Konak dört katlıydı,koridorları uzundu ve her yanında ünlü savaş komutanlarının ve manzara resimlerinin tabloları vardı.Riccardo, son kata ulaşınca görevli ile beraber ahşap kapının önünden durdu.Görevli kapıyı çalıp açtı ve Riccardo tam sekiz sene sonra patronunun odasına girdi.Odaya ilk girince Napolyon Bonapart’ın büyük portresi ve gümüş bir kafeste duran papağan göze çarpardı.Prudenzio,sesin geldiği yöne baktı ve eski adamını görünce gülümsedi.Patron her zaman duruş şekliyle,beyaz pala bıyığıyla,beyaz saçlarıyla ve uzun boyuyla otoriter bir duruş sergilerdi.Odada kızıl-kiremit saçlı,kısa boylu,sol yanağında büyük bir ben olan Riccardo’nun daha önce tanımadığı bir adam daha vardı.Prudenzio oturduğu koltuktan kalktı.

 

Prudenzio eski çalışanını kucakladı:

-Demek buradasın tekrardan,ha?Dinle Riccardo,bu aile için neler yaptığını biliyorum,ne zorluklara katlandığını…İşte bu yüzden de bir süre rahat olmanı istiyorum,huh?Lamberto seni koruyacak!Paraya ve işe ihtiyacın var ve hepsini Lamberto halledicek!Bir aile erkeği başka ne ister ki?Benim aptal oğlum bile daha fazlasına sahip değil.

Riccardo  patronunun ne dediğini anlamaya çalıştı.Kısa bir duraksamadan sonra biraz bozulmuş göründü ve:

-Ama Bay Bruno…Bir geçmişimiz olduğunu sanıyordum.Yani ben bu aile için çok şey yaptım ve bu aileye mensubum.Şimdi siz ise emirleri bana bundan almamı istiyorsunuz.Bu adam.. İfade edemiyorum. Yani pek doğru gibi görünmüyor?

 

Patron ilk kez memnun olmamış gibi göründü. Koltuğuna tekrar otururken:

-Bana ne yaptıklarını anlatma Riccardo! Yaptıklarını biliyorum ve kimse benden daha fazla memnun değil! Ama senin buraya gelmen ve benim liderliğimi sorgulama fikrin, hiç uygun değil!Bu aile kurallarını da iyi bildiğini biliyorum Riccardo!Bu düzen dışı.

Riccardo umduğunu bulamamış bir şekilde başını hafifçe eğdi:

-Anlıyorum patron.

-Eğer bir şeye ihtiyacın olursa Lamberto’yu bul.O senin icabına bakar.Bakmaz mısın Lamberto?

Kızıl saçlı adam ilk kez kıpırdadı.Patronunun söylediklerinden çok memnun olduğu her halinden belliydi:

-Elbette patron,siz nasıl isterseniz.Riccardo için çok iyi imkanlarım var hatta oraya şimdi gideceğiz.Riccardo,beni takip et seni biraz uzağa kaçırıyorum!

Lamberto kapıya doğru yönelince,Riccardo da patronuna selam vererek odandan ayrıldı.

                                         ***

Lamberto’nun arabası…

-Sana kalacak küçük bir yer ayarladım,Riccardo.Her tarafında senden bahsediyor.Bana sürekli seni hatırlatıyor.

-Ne kadar duygusalsınız.

-Öyleyim ama ben senin patronunum.Bundan sonra bana Bay Pinto diye hitap edeceksin.Kapiş?

Lamberto Pinto ..’’Bir Bruno bile değil.’’diye içinden geçirdi Riccardo…

Araba küçük bir İtalyan mahallesinin ara sokağında durdu.Önlerinde küçük bir baraka kendilerine bakıyordu.Lamberto işaret parmağıyla barakayı göstererek:

-İşte evin!

-Bu boktan yer mi benim evim?

 

Lamberto gülmeye başladı:

-Hahaha..Bence tam sana göre.Şimdi anahtarları sana veriyorum,kapiş?Yarın için hazır ol.Benim mekanım bu mahallenin hemen aşağısında bir petrol istasyonunda.’’Lamberto’nun Yeri’’ yazısından da anlarsın zaten.Anlarsın değil mi?Hahaha..Şimdi gözümün önünden kaybol ben meşgul bir adamım.Yarın saat 11’de yanıma geleceksin,kapiş?Şimdi kaybol,kapiş?

Riccardo arabadan indi.Araba uzaklaşmaya başlarken kendisi de anahtarla ev benzeye mekanın çürük kapısını açtı.İsteksiz adımlarla içeri girdi ve evi incelemeye başladı.Rezaletti.Bir oda ve WC hariç evde başka bölüm yoktu.Salon ve mutfak iç içeydi.İçinden sövmeye başladı:

‘’Her yanıyla beni hatırlatıyormuş…Alçak herif.’’ diye söylenerek kendini koltuğa fırlattı.Koltuk da kırılıp Riccardo’yu yere fırlatınca Riccardo,Lamberto’ya en ağır küfürlerini sıraladı…

 

Ancak Bruno Ailesinin en etkili adamı eyalete dönmüştü ve güç dengeleri tekrar değişecekti…

 

End Notes:

Yazarken iyi yer tutacağını düşündüm ancak fazla alan kaplamadı herhalde?Yazacağınız her görüş benim için önemlidir.