Actions

Work Header

The Nightmares Of The Past

Summary:

Elissa Dalia Benson

Elissa sonunda okula başlarken , gemişin kabuslarından peşindedir . Karanlık günler onu beklerken bir yandan da daha okulun ilk günü kavga ettiği çapulcularlada başı derttedir. Karanlık Lord'un sahip olmayı en çok istediği şey olarak Elissa asla güvende değildir. Ama her ağlayıp güldüğünde orada olan Lily , onu neşelendirmeyi bilen Tonks , her tökezlediğinde onu elinden tutan Severus ve çapulcuda olsa Elissa'nın her derdine koşan Remus her zaman yanındadır. Profesörler , dersler , arkadaşlar ve 'aşklar' etrafını sarmışken eskiyi düşünmeye hiç zamanı yoktur. Ve tabii bu boşlamanın bedelini bir-kaç yıl içinde ödeyecektir. Peki bu savaşı kim kazanacak ? Güçlüyse başarabilir , zayıfsa ancak batabilir. Unutmayın güçlü olmak asla ağlamamak değildir , güçlü olmak ağladıktan sonra gülebilmektir.

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Chapter 1: İlk Gün

Summary:

Elissa Dalia Benson

Elissa sonunda okula başlarken , gemişin kabuslarından peşindedir . Karanlık günler onu beklerken bir yandan da daha okulun ilk günü kavga ettiği çapulcularlada başı derttedir. Karanlık Lord'un sahip olmayı en çok istediği şey olarak Elissa asla güvende değildir. Ama her ağlayıp güldüğünde orada olan Lily , onu neşelendirmeyi bilen Tonks , her tökezlediğinde onu elinden tutan Severus ve çapulcuda olsa Elissa'nın her derdine koşan Remus her zaman yanındadır. Profesörler , dersler , arkadaşlar ve 'aşklar' etrafını sarmışken eskiyi düşünmeye hiç zamanı yoktur. Ve tabii bu boşlamanın bedelini bir-kaç yıl içinde ödeyecektir. Peki bu savaşı kim kazanacak ? Güçlüyse başarabilir , zayıfsa ancak batabilir. Unutmayın güçlü olmak asla ağlamamak değildir , güçlü olmak ağladıktan sonra gülebilmektir.

Chapter Text

 

 

 

Story Notes:

Merhaba merhaba ... Arkadaşlar uzun zamandır böyle HP veya Sirius Black zamanı ile ilgili bir şeyler yazmak istiyordum. Kısmet bugünmüş. Umarım beğenirsiniz. Bu benim ilk hikayem kusurum olursa affola . Ama iyi yazmaya çalışacağım. Beğenmeniz dileğiyle...


 

 

Author's Notes:

İyi okumalar ! Lütfenn yorum yapın :)

 


 

 

 

Hayat her zaman adil değildi...

Dolan gözlerimi hemen silerken , ayağa kalktım. Yavaşça kapıya gelirken kendimi bugün yeni hayatımın ilk günü olduğunu hatırlattım. Hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı. Olamazdı. Güçlü olmalı , bu 7 yıllık maceradan sağ çıkmalıydım. Artık gıcırdayan eski ahşap merdivenlerden inerken sandığımı zor taşıyordum. Aşağıda uzun zamandır bu evde olan Griner vardı. Küçük ev cini belki bininci kez yerleri siliyordu. Beni görür görmez yanıma gelerek sandığımı aldı. Bunak evden çoktan çıkmış olmalıydı. Zaten beni beklese ölürdü (!). Onunla asla iyi anlaşamamıştık. O istediği kadar kibar olsun umurumda değildi ... Bana göre aşırı sakinliği sinir bozucuydu. Griner sandığımı aldıktan sonra yerlere kadar eğilerek selam verdi. ''Günaydın küçük hanım , umarım iyisinizdir. Griner küçük hanıma kahvaltı hazırladı .''

''Teşekkürler Griner '' dedim sıcak bir gülümsemeyle. O sandığımı hole götürürken mutfağa girdim. Ve mutfak tezgahına yaslanmış , sırıtan abimi gördüm.Benim kumral saçlarım ve yeşil gözlerimin aksine siyah saçları , kahverengi gözleri ve kemik bir gözlüğü vardı. İki hafta önce , beni bunakla bırakmak suretiyle , Fransaya gitmişti. Önemli işleri varmış. Tabii o ''çok '' önemli işlerini asla öğrenemedim ya neyse. Düşüncelere dalmış , onu unutmuşken '' Hadi ama Dalia , beni hiç mi özlemedin ? '' diyen sesiyle kendime geldim. Gülümseyip ona sarıldım. ''Elbette özledim Adam '' ona asla abi demezdim. Bu onu gıcık ederdi ama umurumda bile değildi. Ah , size abimin adını söylemedim değilmi ? Adam Herman Benson . Ondan ayrıldım . Kahvaltı masasına geçerken '' İlk gün için heyecanlı mısın bakalım ? '' Eve , tabii ki heyecanlıydım ! Bugün Hogwarts'a gidiyordum ve kalbim göğüs kafesimi zorlayarak atıyordu. Ama abime evet çok heyecanlıyım deyipte onun alay konusu olamazdım . '' Hayır değilim . Neden ki sen ilk gün çok mu heyecanlıydın ? '' Abim tabağına peynir alırken başını iki yana salladı . Sonra da sır verir gibi eğilerek ''Çok kötü bir yalancısın Delia. Kalp atışların buradan duyuluyor. Ve merak ediyorsan söyliyeyim , evet çok heyecanlıydım. '' Aman ne iyi . Herşeyi bilmese olmaz zaten . İnkar ederek '' Hiçte bile . İnanmazsan inanma '' Bıkkınlıkla gözlerini devirdi '' Konuşacağına yemeğini ye . Çok vaktimiz yok. '' Gösterdiği saate baktım. 11'e 1 saat vardı ! Zaten heyecandan bir şey yiyecek halim yoktu . '' Aç değilim . Hadi hızlı ye de gidelim artık . '' Başını salladı. O yerken , bende Maisy ' e bakmaya çıktım. Maisy benim kedimdi. Bembeyaz kabarık tüyleri vardı. Odama girdim. Her zaman olduğu gibi yatağıma kıvrılmış uyuyordu. Küçücük bir sandığa onun , mamalarını , tarağını ve oyuncaklarını koydum. Sonra onu kucağıma alarak aşağı indim. Abim kahvaltısını bitirmiş beni bekliyordu. Maisy ' i kafesine koydum . Abim '' Hazırsan çıkalım '' dediğinde başımı salladım. O sandıklarımı uçan arabaya yerleştirirken , etrafı seyrediyorum. Hemen ilerde göl vardı. Ev iki katlıydı ve bahçesi büyüktü. Çayır uçsuz bucaksız uzanıyordu. Buranın sessiz sakinliğini seviyordum. Ama aynı zamanda yanlızken bunalıyordum. Şimdi , 8 ay burada olmayacaktım. Özleyecektim elbet ama büyük bir macera beni bekliyordu. Abimin arabayı çalıştırması ile bende bindim . Ve sonunda King Crossa ' a doğru yola çıktık. Yol boyu sessiz sakindik. Yarım saat sonra duvarın önündeydik. Tam geçiyordum ki abim alayla '' Eğer korkuyorsan elini tutabilirim '' dedi. Beni sinir etmeyi çok iyi biliyordu. Cevap vermeden duvardan geçtim. O da arkamdan. Kendimi buharların arasında , düdüğü çalan büyük kırmızı Hogwarts treninin önünde buldum. Düdük kalkıyor demekti. Hızla eşyalarımı alıp abime sarıldım. Kulağıma eğilip '' Nereye seçilirsen seçil sakın bunu boynundan çıkarma. Sana her zaman en önemlisinin cesaret olduğunu hatırlatsın. '' Elime bir şey tutuşturmuş ve gitmişti. Kapalı elimi yavaşça açtım. Bir Gryffindor kolyesi . Üzerinde aslan arması vardı ve altında Gryffindor yazıyordu. Şaşkınlıkla baktım. Kolyeyii cebime atarken trene yürüdüm. '' Nereye seçilirsen seçil sakın bunu boynundan çıkarma. Sana her zaman en önemlisinin cesaret olduğunu hatırlatsın '' Ne demekti bu şimdi ? Zaten Gryffindor ' a seçilmeyecek miydim ?  Nesillerdir olduğu gibi. Bir an aklıma gelen düşünce ile ürperdim . Ya Slytherin ' e seçilirsem ? O zaman ne olurdu acaba ? Şimdi , kenidimi Gryffindor ' a seçilmek zorunda gibi hissediyordum. Kolyenin sorumluluğu altında ezilmiştim. Bu fikirleri bir süreliğine erteleyip boş kompartıman aramaya geri dönerken dikkatsizlik sonucu biriyle çarpışmıştım. Ne mi olmuştu ? İkimizde yerdeydik. Çartığım çocuğa baktım. Kahverengi saçları vardı. Ve ikimizinde tüm eşyaları yerdeydi. Maisy ' e baktım. Uyanmış miyavlıyordu. Önce çocuk toparlandı. Kıpkırmızı olmuştu. Ayağa kalkıp elini uzattı.Tutup kalktım. '' Çok çok özür dilerim. Benim hatam , dikkat etmiyordum. '' Çok kibardı. '' Önemli değil . Hem bende pek dikkat etmiyordum doğrusu. Bu arada ben Elissa ve sen de ... '' Çocuk gülümseyip elini uzattı '' Remus Lupin '' uzattığı eli sıktım ve ona gülümsedim. Eşylarım aklıma gelince telaşla onlara döndüm. Remus ' ta kendikileri topluyordu . Ama benim zaten çok olan eşyalarım bir de etrafa saçılınca işim zorlaşmıştı. Tabii Remus yardım edene kadar . İkimizde toplanınca ayağa kalktık. '' Kompartıman bulabildin mi Elissa ? '' Başımı hüzünle iki yana salladım. '' Ya sen ? '' O da başını sallayınca ikimiz başladık boş yer bakmaya . Yaklaşık 10 dakika sonra boş bir yer bulmuştuk. Oturup sohbet etmeye başladık . Biraz sonra kapı aralanmış mor saçları olan bir kız içeri girmişti. Utangaçca ''Her yer dolmuşta oturabilir miyim ? '' dedi. Remus kızın mor saçlarına şaşkınlıkla bakarken '' Tabii '' dedim. Kız otururken Remus dayanamamış '' Saçların , yani değişik , ya-yanlış anlama güzel ama - '' kız gülerek lafını kesti '' Ben bir metamorphamgus ' um '' Remus hala anlamamıştı '' Bir metoramgus ' mu , o da ne ? '' Gülerek gözlerimi devirdim '' Hayır , bir metamorphamgus. Yani istediğinde saçının rengini ve şeklini istediğini gibi yapabilen . Bazıları göz rengini de değiştirebiliyor. '' Remus anlamış gibii başını salladı. Kızla konuştuk . Adı Nymhadora Tonks ' muş ama kendisine adının salakça olduğunu düşündüğü için Tonks denmesini seviyor. Annesi Andromeda Black bir muggle doğumluyla evlenince reddedilmiş. Black ailesini ve safkan takıntısını biliyordum. Tıpkı tüm büyücü dünyası gibi. Uzun uzun sohbet ettik. Bu sırada kompartımanın kapısı açıldı ve kafesi açık olan Maisy dışarı fırladı. Ben de çocuğun ne dediğini dinlemeden kedimin peşine koştum. Ta ki gözden kaybedene kadar . Neyse ki 5 dakika sonra kızıl saçları olan bir kızın ve kanca burunlu bir oğlanın yanında olduğunu görene kadar. '' Maisy ! '' dedim kızgınlıkla . Kız ve çocuk bana döndü. Kız gülümseyerek kediyi bana uzattı '' Senin galiba '' Utanarak kediyi aldım. '' Ah, evet benim. Bir anda kaçtı da. '' Çocuk sıcacık gülümsedi '' Çok sevimli . Hep bir kedim olsun istedim ama malesef annemin kedi tüyüne alerjisi var. '' Konu uzadı uzadı. İkisinin adının Lily ve Severus olduğunu öğrendim. Nihayet aklıma Tonks ve Remus geldiğinde '' Seçimde görüşürüz '' diyerek kompartıma geri döndüm. Remus dışarda Tonks ' un giyinmesini beklerken buldum. Çocuk cüppelerimizi giymemizi söylemek için gelmiş . Bende içeri girip üstümü değiştirdim . Sonra da Remus . Sonunda Hogwarts'a vardığımızda kalbim artık boğazımda atıyordu. Kayıklara binerken Lily ve Severus ' u görmüştüm. Lily ' nin morali bozulmuş gibiydi . Ama yine de beni görünce elini salladı. Tonks merakla '' Kim onlar ? '' diye sordu . ''İki arkadaşım '' diye cevap verdim. Remus arkadan bizi dürterek '' Kızlar ilerleseniz diyorum iyi olacak. '' Gülerek kayıklara binerken o gün o trende kocaman , iyi ve mutlu bir dostluğun başladığını 5 'imizde bilmiyorduk . Ve hayatın bize oynayacağı kötü oyunlarıda. Ama bilirsiniz , o zamanlar masum birer çocuktuk. Henüz acımasız dünyayla tanışmamış , küçük çocuklar...

 

End Notes:

Elissa ' nın kolyesi . Maisy 

Beyendiniz mi ? Nasıl kısa mı olmu sizce ? Lütfen iyi yada kötü yorumlarınızı iletin...