Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Category:
Fandom:
Character:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2016-12-25
Words:
390
Chapters:
1/1
Hits:
43

Sirius'un Anlattıkları

Summary:

Sanırım çaresizlik kelimesinin ne anlama geldiğini bildiğinizi sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. İhanet ve ölüm. Bu ikisinin birleşimi Veritaserum’dan da güçlü bir iksir çıkardı ortaya. Onun adı da çaresizlikti. Ve ben o gün koca bir kazanı tek bir vuruşta içtiğimi hatırlıyorum.

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Work Text:

 

 

BAŞLANGIÇ

Haberi aldığımda Remus’la birlikte Dumbledore için bir görevdeydim. Merpux adında bir ölüm yiyenin peşine düşmüştük. Bu ölüm yiyen bir haftada sekiz muggle katletmişti ve saklanmayı çok iyi biliyordu. Sanırım Karanlık Lord’un sağ kolu gibi bir şeydi. Yoldaşlık ölüm yiyeni bulmakta çok zorlandı fakat haftalarca süren araştırmalardan sonra ölüm yiyenin tarzını artık öğrenmiştik. Cinayetleri öldüreceği insanların yakınları biçimine girerek işlediği açığa çıktı. Bunu çok zekice ve bir o kadar da manyakça bulduğumu itiraf etmeliyim. Sonunda izine rastlamıştık. Moody’nin: “Sol gözüm üzerine yemin ediyorum ki bu işlediği son cinayet olacak.” dediğini hatırlar gibiyim. Normalde görev Moody’deydi fakat Dumbledore bizim gitmemiz konusunda ısrarcı olmuştu. Nedenini hala bilmiyorum zaten pek de bir önemi yoktu sonuçta söz konusu Dumbledore’sa her zaman bir bildiği vardır deyip Remus’la ölüm yiyeni haklama görevini seve seve kabul ettik. Söz konusu ölüm yiyen yine hiçbir şeyden haberi olmayan bir muggle ailenin evine biçim değiştirerek girmiş, beş yaşındaki kız çocuğu Suneld’i ve onun abisi olan on üç yaşındaki Bobster’ı bir muggle odun kesme aleti olan baltayla doğrayıp öldürmüştü. Biçimine girdiği kişi çocukların babasıydı. Gerçek baba tam Merpux kaçarken eve girmiş gördüğü manzara karşısında adeta şok olmuş. Tabii muggle haberleri adamın cinnet geçirdiği konusunda ısrarcıydı. Bakın bunları anlatmak zorundaydım çünkü bunları bilmezseniz o gün ne kadar kötü bir gün yaşadığımı hayal dahi edemezsiniz.
Sonunda onu bulduk. Bir muggle parkında oturmuş masum muggle çocuklarını adeta iştahla izliyordu. Remus beklememiz konusunda ısrarcıydı ama ben onun bu iğrençliğine bir saniye bile dayanamadım ve adamın üzerine atladım. Remus parkı boşaltmıştı şimdi her tarafta lanetler uçuşuyordu. Sonunda onu silahsız bıraktık ve bayıltıp karargaha götürdük. Ben onu öldürmek konusunda ısrarcıydım çünkü böyle bir pislikle aynı havayı soluduğumu bilme düşüncesi midemi bulandırıyordu. Remus: “Dumbledore’un emirleri Sirius, onu öldüremeyiz biz görevimizi yaptık bırak gerisini Ruh Emiciler halletsin.” dedi. Gözlerinden bu söylediğine inanmadığını görebiliyordum fakat o her zaman mantıklı olanımızdı o gün bile soğuk kanlılığını korudu.
Remus Lupin benim dostumdur. Tıpkı James ve Peter’ın olduğu gibi. Aylak, Çatalak ve Kılkuyruk. Ve ben de Patiayak. Hah. Çapulcular. Eminim duymuşsunuzdur ha? Bunun bir önemi yok artık hiçbir şeyin önemi yok. Haberi aldığımda iki dostumu birden kaybettim. Sanırım çaresizlik kelimesinin ne anlama geldiğini bildiğinizi sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. İhanet ve ölüm. Bu ikisinin birleşimi Veritaserum’dan da güçlü bir iksir çıkardı ortaya. Onun adı da çaresizlikti. Ve ben o gün koca bir kazanı tek bir vuruşta içtiğimi hatırlıyorum.

 

 

 

End Notes:

okuduğunuz(katlandığınız) için teşekkürler :) -limon