Work Text:
Sabah sabah telefonumu kim arardı. Gözlerimi açamıyordum. Zar zor el yordamıyla telefonu mu buldum. Arayan James’ti benim şirketimin müdürüydü. Ve benim en yakın dostlarımdan birisiydi. Telefonu açmadan kapadım. Artık işler umrumda değildi. Tek isteğim her akşam daha fazla ve daha fazla alkole ve uyuşturucuya bağımlı olmaktı. Bundan bir ay önce bana bu hale geleceksin deselerdi ona bakar gülerek sen deli misin diye sorardım. Çok güzel bir hayatım vardı. Nişanlım Mary ve en yakın dostum Billy. Hayatım onlarla beraber muhteşemdi. Yeni bir iş anlaşması yapmıştık. Windows’un reklamlarını yapacaktık. Yirmi dört yaşında böyle bir iş antlaşması yapabilen nadir insanlardan birisiydim. Los Angeles sadece beni ve yükselen perfonmansımı konuşuyordu. Çalışmalarım her akşam daha geç bitiyordu tabiki o malum geceye gelene kadar. Gece geç saatte çıkmıştım iş yerinden her akşam yaptığım gibi. O gün özel söförümle dönmektense bir taksi çevirdim. Taksici gazetelerden beni tanıyormuş biraz muhabbet ettik. Adı nın John olduğunu öğrendiğim benim yaşlarımda sarışın bir çocuktu. Eve girdiğimde üst kattan inleme sesleri geliyordu nasıl yukarı çıktığımı bilmiyorum. Sadece gördüğüm manzara karşısında dilim tutulmuştu. Biricik nişamlım iki erkekle yataktaydı. Ve bu erkeklerden birisi benim ortağım ve en yakın dostum olan Billyden başkası değildi. Diğer erkeğe dikkat bile etmemiştim daha sonra öğrendim o da şöförümmüş. Bütün hayatımı mahveden tek bir gece ve o günden sonra tanrıya olan inancımı bitirdim. Ne kadar da görevlerimi pek yerine getiremesemde iyi bir katolik olduğumu düşünürdüm her zaman. Telefonun sesiyle kendimi geldim. Arayan şöförüm ve arkadaşım olan John du.
“Efendim John.” John her zamanki neşe saçan sesiyle cevap verdi.
“Patron çabuk kalk iş seni bekliyor.”
“Git başımdan artık iş filan yok.”
“Patron, James aradı Windowstan bir yetkili bizi aramış. İşi tekrar bize veriyorlarmış. Bu arada kapıyı aç.”
Yataktan zar zor kalkıp üstüme bir şey giydim. Ve bir ay içinde taksici John’un benim özel şöförüm ve benim dert ortağım olduğu ve böyle zamanlarda gelip beni zar zor iş yerine götürüp akşamlarıda beni kafam güzel halde bu motel odasına getirende oydu. Evimi satmıştım. Ve tek odalı motel odasına taşınmıştım. Billy ile ortaklığımızı bitirip bütün hisselerini ondan satın almıştım. Hisselerin yüzde 10’u James’e diğer yüzde 10’u ise John’a devredip onları şirketimin küçük ortağı yapmıştım. John bütün dün şirkette durmaktan sıkıldığı için benim özel şöförlüğümüde yapıyordu. Bunları düşünürken kapı aklıma geldi ve gidip kapıyı açtım. John bana bakıp yüzüne gülümseme yerleştirip konuşmaya başladı.
“İşe böyle gelecek halin yok değil mi Tom?”
“Siktir git başımdan John” bunları dedikten sonra gittim kendimi yatağa attım ve gözlerimi kapadım.
John ise gülüp televizyonun kumandasını alıp bir müzik kanalı açtı ve sesini en yükseğe doğru açmaya başladı. Gözlerimi açtım ve onu kötü gözlerle bakıp son sözümü söyledim.
“Ben şirketi devrediyorum John.”
End Notes:
Birinci bölümün sonuna geldik çok kısa oldu farkındayım ama ikinci bölüme güzel bir uzunlukla geleceğim.