Actions

Work Header

Rating:
Archive Warning:
Category:
Fandom:
Additional Tags:
Language:
Türkçe
Collections:
Turkfanfiction
Stats:
Published:
2016-12-26
Words:
751
Chapters:
1/1
Hits:
21

Aşk ve Savaş (Ljubav i Rat)

Summary:

Savaşın ortasında yaşanan bir aşk... Nikola Pavloviç Yugoslavya'nın Bosna'daki bir kasabasında yaşayan Sırp bir çocuktur. Babasının işlerinin nedeniyle Vojvodina'ya taşınması ve orada bir kızla tanışması, çocukluk aşkından kopup yeni bir aşka yelken açmasıdır. Fakat 1990'da patlak veren Yugoslav İç Savaşı her şeyi mahveder...

Notes:

Arşivist görevindeki Glenien'den not: Bu hikaye daha önce, artık kapanmış olan Turkfanfiction.net'te yayınlanmıştır. Sitede kalan hikaye arşivini korumak için, Türkfanfiction.net olarak Kasım 2016'dan itibaren, AO3'ün Open Doors (Açık Kapılar) projesi kapsamında, sitede bulunan tüm hikaye arşivini AO3 koleksiyonuna taşımaya başladık. Bu haberin duyurusu çeşitli kanallarda yapıldı, ancak size ulaşmamış olabilir. Bu yazarı tanıyorsanız veya bu yazar sizseniz, hikayeyi üzerinize geçirmek için lütfen profil sayfamdaki e-mail adresini kullanarak bana ulaşın.

Work Text:

 

 

 

Story Notes:

Adlar Sırpça olduğu için J Y olarak okunmaktadır. 


 

 

Author's Notes:

Hikaye 1988 yılında başlamaktadır. 

 


 

 

 

 

   Nikola Pavloviç gitmeden önce doğduğu topraklara yeniden bakmak için arkasına döndü. "Drina nehri kıyısındaki Vişegrad ne küçük duruyor" diye düşündü Yugo marka arabanın arka koltuğunda. Karnında soğukluk gibi rahatsız edici bir his duydu. O sırada aklından geçen kişi Vişegrad'ın Drina'ya yakın dış kısmındaki sarı evde muhtemelen uyuyan kızdı. Senija Beganoviç... Sessizce "Senija" diye mırıldandı. Kısa süre önce ona karşı bir şeyler hissetmeye başladığını fark etmişti ama henüz daha adını koyup itiraf edemeden kasabadan ayrılmak zorunda kalmıştı. İçinde derin bir sızı duyuyordu. Hayatının tamamı bu kasabada geçmişti, bütün arkadaşları hatta ilk aşkı olarak düşündüğü kız da da bu kasabadaydı. Senija ile komşulardı, aynı okula gitmişler, birlikte büyümüşlerdi. Üzüntünün yanında içinde korku da vardı. Yugoslavya'nın bambaşka bir bölümüne, Vojvodina Özerk Bölgesi'nde bulunan Pançevo'ya gidiyordu. "Ya yalnız kalırsam ?" diye düşündü 18 yaşındaki çocuk. Ardından sadece şehir değiştirdiğini, Senija ile mektup ve telefon yoluyla haberleşebileceğini düşünerek rahatladı. Saat henüz erkendi ve çocuk dün gece de Senija'yı düşünerek uyuyamamıştı. Esnedi ve uyuyakaldı.
   Nikola savaş alanının ortasındaydı. Yıkık dökük bir kasabada kırmızı-beyaz-mavi bir kol bandıyla, yanında kendileri gibi giyinen kişilerle karşıdaki bir takım kişilere karşı savaşıyordu. Elinde tüfek vardı. Etrafına biraz daha bakınınca buranın Smoluca olduğunu anladı. Şaşkın şaşkın bakınırken karşısında birinin nefretle bağırarak üstüne doğru koştuğunu gördü. Refleksle yana sıçrayarak sıyrıldı ve adamın kafasına dipçikle vurarak bayılttı. Yerde yatan adamın yüzüne bakınca mahallesindeki Boşnak bakkal olduğunu anladı. Dehşet içinde donup kalmışken biraz ilerisinde ağlayan birini fark etti. Patlamalar arasında yavaşça yanına yaklaştı. Kız kafasını kaldırdığı anda kendisine bakan kişinin Senija olduğunu anladı. Yanına doğru çöktü ve ellerini tutarak "Burada neler oluyor Senija ?" dedi. Senija hıçkırarak yanıt verdi. "Her şey bitti Nikola. Yugoslavya'nın tarih sahnesinden çekilme zamanı geldi." Aklını yitirmeye başladığını düşünerek kolunu birinin dürttüğünü fark etti ve ter içinde uyandı. Annesi "Pançevo'ya vardık Nikola. Hasta mısın ? Uykunda sürekli "Hayır, hayır, yok olmayacağız" diye bağırıyordun. Nikola benzi beti atmış bir şekilde arabadan çıkarak "Yok bir şeyim." diyerek annesini geçiştirdi. Oturdukları eve ve çevreye hafif bir göz attı. Çevrede şirin evler vardı ve oturdukları ev de 2 katlı güzel yeni bir binaydı. Odası da ikinci kattaydı. Seri bir şekilde kendini yatağına attı ve kabus görmemek için dua ederek uykuya daldı.
   Sabah kabus görmediği için rahat bir şekilde uyandı. Yatağında sağa sola dönerken arkadaşlarını ve Senija'yı düşünüyordu. "Onları şimdiden özledim" diye iç geçirdi. Güneş yüzüne doğru gelip gözlerini kamaştırırken salondan annesiyle konuşan çok berrak bir ses geldi. Yataktan kalkıp üstüne başına çeki düzen vererek kapıya yöneldi. Kapıyı açıp aşağı indiğinde karşısına çıkan şey karşısında düşünebildiği tek şey "Sanırım bir melekle karşı karşıyayım." oldu. Muazzam derecede güzel bir kızdı. "Ailem sizi tanışmak için kahvaltıya davet ediyor" dedi ve sanki sırf Nikola'yı bayıltmak için bütün güzelliğiyle gülümsedi. Masmavi gözleri, sapsarı saçları ve inanılmaz şirin yüzüyle kalbinde çarpıntı olmasına sebep olmuştu. Kız çıktıktan sonra arkasını dönen annesi merdivenden aşağı bakan ve sarhoş olmuş gibi görünen oğluna "Git hazırlan, komşulara kahvaltıya gidiyoruz." dedi. Nikola duymazdan gelerek sordu ; "Kızın adı ne ?" Annesi oğluna şaşırmış bir şekilde "Vilma Nemecsek*" dedi. Nikola da şaşırmıştı. "Nemecsek ?" Annesi üstünü giyinmek için giderken "Sırp değiller, Vojvodina Macarları sanırım." dedi. "Macarlar, ha ?" dedi ve odasına geçti. Güzel bir gömlek ve pantolon giydi üzerine. Nedense gergin hissediyordu. Annesi ve babasının hazırlanmasını bekledi. Bir süre sonra birlikte evden çıktılar. Nikola yan binaya yaklaşırken tabelada "Vilmos Nemecsek" adını okudu. Babası önüne geçti ve kapıya vurdu. Gerginliği had safhadayken kapının açılma sesini duyuyordu.
   Kapı açıldığında karşısına Vilma'nın babası Vilmos olduğunu düşündüğü orta yaşlı bir adam ve Vilma çıktı. Vilma'yı görünce bakışlarını ondan kaçırmak istedi ama kaçıramadı. Sadece kendinin duyabileceği bir sesle "Çok güzel" diye mırıldandı. Orta yaşlı adam "Hoş geldiniz" dedi ve onları içeri buyur etti. Oldukça zengin bir sofra sunmuşlardı. Yemeklerini yerken babaları siyaset konuşmaya başlamıştı. Arada "Tudjman*'ın köpekleri" lafları duyuyordu. Onlar tartışıp yemeklerini yerken Nikola "Ne güzel kız" diye düşünüyordu. Tam o sırada Vilma "Kaç yaşındasın ?" diye sordu ve gülümsedi. Nikola kızararak "18, sen ?" diye karşılık verdi. Vilma "Ben de 16 yaşındayım. Senden iki yaş ufakmışım. Nereden geldiniz buraya ?" dedi. Nikola "Vişegrad" diye karşılık verince Vilma çok şirin bir şekilde şaşırarak "Macaristan'da da Visegrad diye bir kasaba vardı, çok güzeldi." Nikola "Kaç defa Macaristan'a gittin ki ?" diye sordu. Vilma yine gülümseyerek "Bir defa Budapeşte'ye ve Visegrad'a gittim ama ben ve ailem Vojvodina Macarlarındanız." dedi. Nikola'nın çıkarımları kızın güzel olduğu kadar da zeki olduğu yönündeydi. Kahvaltı bitip eve dönerlerken Nikola "Sanırım iyi bir arkadaş edindim." diye düşündü ve gülümsedi...

 

End Notes:

Nemecsek : Nemeçek olarak okunur.
Tudjman : Yugoslavya'nın bölünmesi sırasında Hırvatlara liderlik eden kişidir, Tucman olarak okunur.